www.tayyareci.com                  ANA SAYFA Tayyareci Türkçe Site Türkiye'nin en kapsamlı havacılık sitesi
Tayyareci English Site
Tayyareci Deutsch Site
Sitede Arama :
 

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ''TÜRK HAVA HAREKATI'' 

 

 BOĞAZLAR İLE KARADENİZ VE EGE DENİZİ KIYI BÖLGELERİNDE HAVA HAREKATI - 2

            

      (2) Çanakkale Boğazı İle Çevresinde Hava Harekatı ve Faaliyetleri:

           (a) 1914 Yılı Hava Harekatı ve Faaliyetleri:

    1914 yılı hava harekatı ve faaliyetleri için ÇANAKKALE CEPHESİ bölümüne bakınız.

           (b) 1915 Yılı Hava Harekatı ve Faaliyetleri:

    1915 yılı hava harekatı ve faaliyetleri için ÇANAKKALE CEPHESİ bölümüne bakınız.

           (c) 1916 Yılı Hava Harekatı ve Faaliyetleri:

    Çanakkale Cephesinde İtilaf Devletleri kara birlikleri kalmamış ise de hava birliklerinin harekat ve faaliyetleri gün geçtikçe artmıştı. Artan düşman hava harekatına karşı Almanya'dan getirilen ve Gelibolu yarımadasında Galata alanına konuşlandırılan 6 ncı Tayyare Bölüğü Fokker uçaklarıyle düşmana karşı koymaya başlamıştı.

    İngilizler filolar halinde Galata'daki 6 ncı Tayyare Bölüğüne taarruz ederek bölüğün uçaklarını ve alandaki tesisleri tahrip etmek istiyordu. Bu akınlardan biri 6 Ocak 1916'da yapılarak alana 30 bomba atıldı. Bu taarruz sırasında Fokker av uçağı ile havalanan Pilot Üsteğmen Meinecke Ferman tipinde çift satıhlı bir düşman uçağını Çanakkale yakınındaki Karacaviran ve aynı gün öğleden sonra taarruzunu tekrarlayan düşman uçaklarından birini de Pilot Yüzbaşı Bodeckke Çanakkale yakınlarında düşürmeyi başardı.

    Önleme görevlerine devam eden 6 ncı Tayyare Bölüğü, Gelibolu yarımadası kıyılarına yaklaşan bir İngiliz uçağına taarruz etmiş, onu da denize düşürmüştü. Böylece 1916 yılı içinde Çanakkale dolaylarında yapılan hava muharebelerinde 6 ncı Tayyare Bölüğü pilotlarının birçok başarıları görülmüştü. Özellikle Yüzbaşı Bodeckke beş uçak düşürmek suretiyle Türk Başkomutanlık Vekaletinin altın imtiyaz madalyaları ve Almanya'nın en büyük şeref nişanıyla ödüllendirilmişti.

    Çanakkale Boğazında 1916 Şubat ayından Nisan ayı başına kadar Çanakkale'deki deniz hava birliği 28 sorti yapmış, Gökçeada, Limni, Taşoz ve Bozcaada dolaylarındaki düşman durumunu keşfederek, uygun hedefleri ve askeri tesisleri bombardıman etmişti. Yapılan bombardımanların 19'unda hedeflere tam isabet sağlanmıştı.

    Daha sonraki aylarda harekata aralıksız devam eden bu birlik özellikle Çanakkale Boğazına mayın ve ağ aramada ve bunların yerlerinin tespitinde çok önemli görevler yapmış, deniz arama ve tarama müfrezelerine geniş çapta yardımda bulunmuştu. Deniz hava birliğinin başarıları Boğazlar Genel Komutanlığı tarafından takdir edilmiş ve bu husus bütün birliklere yayınlanmıştı.

    1916 yılı Eylül-Aralık aylarında tarafların hava taarruzları, keşif ve gözetleme görevleri devam etmişti. Bu tarihler arasında deniz uçakları, Limni, Bozcaada ve Gökçeada dolaylarında yaptıkları birçok keşif görevlerinde düşman deniz kuvvetlerinin büyük kısmının (beş harp, iki kruvazör, beş hastane, altı nakliye, 12 küçük gemi, birçok yelkenli ve denizaltı) Mondros limanında, daha küçük kuvvetlerinin Gökçeada ve Bozcaada kıyılarında bulunduğunu, Mondros limanı dolaylarında dört uçak hangarı ve bir balon yeri tespit ettiler. Keşifler sırasında uygun olan deniz hedeflerine taarruz edilerek bazılarına isabet kaydedildi. Bu safhada düşman uçakları da deniz kuvvetleriyle işbirliği yaparak yoğun bir faaliyet gösterdiler.

    1916 yılı Ocak ayında sona eren Çanakkale Savaşı, Selanik'e karşı yapılan askeri girişimlerin başlangıcı olmuştu. Selanik'e çıkarılmış olan İtilaf Devletleri kuvvetleri, merkezi devletlerin Balkan yarımadasına girmeye başladıkları bir sırada İngiliz uçakları da Türk-Bulgar kıyılarını gözetliyordu. Havadan yapılan bu hareketlerin ekseni Gökçeada'daki hava üssü idi. İngilizlerin bu ana üssünün Bozcada ve Taşoz adasında iki de yardımcı üssü bulunmaktaydı.

    İngilizler böylece Çanakkale Boğazının hemen karşısındaki adalarda kurdukları bu üsler sayesinde hem boğazı kontrol ediyor, hem de Trakya'dan batı ve kuzeybatıya doğru uzanan iki demiryolunu göz altında bulunduruyor ve demiryolu ulaşımını engellemeye çalışıyorlardı. Kurulan bu üslerin üçüncü faydası da buralardan kalkan uçakların İstanbul'a hava akını yapabilmeleriydi.

    İngilizlerin bu üslerde kullandıkları uçakların bir kısmı deniz hava kuvveti, bir kısmı da kara hava kuvveti idi. Bu üslere bağlı uçaklardan başka İngiliz filo komutanlığı emrinde uçak ana gemileri de bulunuyordu. Bu gemilerle diğer hava üsleri bir hava gözetleme zinciri oluşturarak bütün Ege ve Akdeniz kıyılarını gözetleyebiliyordu. Kurulan bu hava şebekeleri ile harekata başlayan düşman hava birlikleri 1916 yılının Şubat ayından Nisan ayı başına kadar ortalama 30 sorti yapmak suretiyle Çanakkale, İzmir ve Kuşadası dolaylarını keşif ve gözetleme ve bombardıman etmişlerdi.

           (d) 1917 Yılı Hava Harekatı ve Faaliyetleri:

    1917 yılında Çanakkale bölgesinde kara harekatı yönünden bir sakinlik vardı. Fakat deniz ve hava birliklerinin harekat ve faaliyetleri devam ediyordu. Düşman hava birlikleri gece ve gündüz Karadeniz dolaylarına, özellikle İstanbul'a taarruz ettikleri gibi Ege denizindeki üslerden ve uçak ana gemilerinden havalandırdıkları uçaklarla da İzmir ve dolaylarını bombalıyorlardı. Türk hava birlikleri de düşmanın bu taarruzlarına karşılık vermekteydiler.

    1917 yılında Türk hava birliklerinden;

    1 nci Tayyare Bölüğü (iki keşif, bir av uçağı) Çanakkale'de,

    6 ncı Tayyare Bölüğü (üç Fokker uçağı) Çanakkale Galata'da,

    5 nci Tayyare Bölüğü ile 1 nci Deniz Tayyare Bölüğü İzmir'de,

    15 nci Tayyare Bölüğü Uzunköprü'de,

    Alman Deniz Tayyare Bölüğü Çanakkale'de, konuşlanmıştı.

    1 nci ve 6 ncı Tayyare Bölüklerinin harekat ve faaliyetleri:

     6 ncı Tayyare Bölüğünün 1917 yılı kuvvesi;

                                       (Mart-Mayıs 1917)

     Bölük Komutanı Pilot Üsteğmen Croneiss

     Uçuş Heyeti, Pilot Teğmen Merineehe

     Uçaklar, 2 Fokker ve Halberstadt av

                             (Kasım 1917)

     Bölük Komutanı Pilot Üsteğmen Croneiss

     Uçuş Heyeti, Pilot Teğmen Neineche

      Uçaklar,

      2 Albatros-D III (160 beygirlik Mercedes motorlu)

      1 Halberstadt-D (160 beygirlik Mercedes motorlu, uçamaz durumda)

      1 Fokker-E II (Hintyağı beklemekte)

      Bölük Aralık 1917'de Kasım ayındaki gibi idi. Yalnız Halberstadt uçağı faaldi        

 

     1 nci Tayyare Bölüğünün 1917 yılı kuvvesi;

    Uçaklar,

    2 Albatros-C III (Keşif)      1 Fokker-E 342           1 Albatros-D III

    1917 yılı Ocak ayında, Türk hava birliklerine Gökçeada, Sisam adaları dolaylarındaki düşman durumunun keşif ve tespit edilmesi görevi verildi. Yapılan keşifte, Gökçeada Kefalo limanında bir kruvazör, iki muhrip, bir monitör, iskeleye yakın 20 çadır ve uçak hangarı önünde çift satıhlı bir uçak, Sisam adasında ise bir kruvazör, bir torpitobot, bir nakliye gemisi, Vati limanında denizaltı ağı tespit edilmişti.

    3 Ocak 1917'de Galata hava alanı ve Lapseki'yi bombardıman eden düşman uçaklariyle hava muharebesi yapan Fokker uçakları, düşmanı muharebeyi keserek uzaklaştırmak zorunda bırakmışlardı.

    27 Ocak 1917'de Çanakkale'yi bombardımana gelen beş uçaktan kurulu düşman filosu ile yapılan hava muharebesinde BE. tipinde çift satıhlı bir İngiliz uçağı düşürüldü.

    Ocak 1917'de Gökçeada ve Bozcaada'dan kalkan düşman uçakları Sığındere, Kabatepe, Çanakkale, Küçük Beşige, Arıburnu, Kemikli, Kilya ve Akbaş dolaylarında keşif ve gözetleme yapmışlar ve bazı hedefleri bombardıman ederek küçük çapta kayıplara sebep olmuşlardı.

    Harekata devam eden Türk hava birlikleri, Gökçeada, Bozcada ve Limni dolaylarında düşman deniz ve hava birliklerinin durumunu ve Çanakkale dışındaki kıyılarda düşmanın döktüğü mayınların aranması görevine hız vermişlerdi. Yapılan keşif ve gözetlemelerde düşman hakkında oldukça kıymetli bilgiler toplanmıştı.

    4 Şubat 1917'de Limni adası ve dolaylarında yapılan keşifte, Mondros limanında 25 geminin bulunduğu, bu gemiler içinde King George sınıfından bir harp gemisi, Natal sınıfından iki kruvazör, King Edward sınıfından iki harp gemisi, beş büyük, yedi küçük nakliye, üç tamir, bir hastane gemisi, Spano adasında deniz uçak hangarı, Mondros'da balon hangarı ve üç uçak tespit edildi.

    12 Şubat 1917'de Gökçeada'dan gelen üç düşman uçağından birisi Alman Teğmeni Meinecke tarafından zorlanarak indirildi ve uçağın ekibi esir edildi.

    17 Şubat 1917'de Nara üzerine bombardıman yapan iki düşman uçağından birisi ile hava muharebesine giren Alman Teğmeni Meinecke düşmanı yere inmek zorunda bırakmış, inen uçağın ekibi esir edilmiş ve uçak da ele geçirilmişti.

    Şubat ayında düşman uçakları Çanakkale dolaylarındaki önemli hedefleri bombardıman etmişler ve Çanakkale dolaylarına aralıksız keşif ve gözetleme görevleri yapmışlardı.

    26 Mayıs 1917'de, Seddülbahir kesimini bombardıman eden düşman monitörlerine yardım eden İngiliz uçaklarıyle hava muharebesi yapan Türk uçakları Bristol tipindeki uçaklardan birisini Gökçeada yakınında denize düşürmüş, diğerini de Kefalo körfezi yakınına kadar kovalayarak üslerine dönmüşlerdi. Düşman uçakları da Nara'da İskenderun gemisine hücum etmiş, boğaz üzerinde keşif, gözetleme ve bombardıman yapmışlardı.

    Haziran ayında, Türk hava birlikleri Gökçeada, Limni ve Bozcaada dolaylarında düşman hakkında faydalı bilgiler toplamışlardı.

    Bu sıralarda düşman uçaklarının karşı koyması göze çarpacak şekilde kuvvetlenmişti. Bu sebepten keşfe gönderilen uçaklar himayeli olarak uçuyorlardı. Haziran ayı içinde Gökçeada'ya himayeli olarak gönderilen bir keşif uçağı düşman tarafından önlenmiş ve keşif uçağını himaye eden av uçağı ile hava muharebesi yapılmıştı. Bu muharebede bir başarı sağlanmak üzereyken Türk uçağının makineli tüfekleri tutukluk yapmış ve böylece pilot muharebeyi keserek üssüne dönmek zorunda kalmıştı.

    Temmuz ayında, düşman hava akınları artmaya başlamıştı. 3 Temmuz 1917'de Çanakkale'ye taarruz eden sekiz düşman uçağının atmış olduğu bombalardan bir kişi şehit olmuş, sekiz kişi yaralanmış ve 10 ev hasar görmüştü.

    Düşman hava birliklerine 275 beygir gücünde Rolls Royce iki motorlu Handey Page uzun menzilli uçaklar katıldıktan sonra, İngilizler taarruzi harekatlarını İstanbul'a kadar uzattılar.

    10 Temmuz 1917'de Gökçeada'dan gelen bir düşman uçağı Lalababa, Sinantepe üzerinden kuzeye doğru uçmuş ve Mestantepe dolaylarındaki piyadelere ateş açmıştı. Başka bir uçak Sarıtepe, Şahindere üzerinden Çanakkale'ye gelmiş ve attığı altı bombadan birisi Çimenlik iskelesi gerisine, ikisi Rus konsolosluğunun yakınına, diğerleri de Balıkhane iskelesi, Kızılırmak gemisinin yanına ve bir evin çatısına düşmüştü. Bu bombardıman sırasında müstahkem mevzi erlerinden biri şehit olmuş, biri yaralanmış, harekata katılan uçaklar Nara'yı da bombalayarak uzaklaşmışlardı.

   15 Temmuz 1917'de Gökçeada'dan kalkan sekiz düşman uçağı Kemikli üzerinden Mestantepe dolaylarını bombardıman ederek bir eri şehit etmiş ve bir eri yaralamıştı. 1917 yılı Temmuz ayı içinde Bozcaada ve Gökçeada'da keşif yapan Türk uçakları düşman uçaklarıyle hava muharebesi yapmışlardı.

     7-10 Ağustos 1917'de Gökçeada ve Limni adaları dolaylarında düşman durumunu keşfetmek için görev alan Türk uçakları özellikle Limni adasında düşman deniz kuvvetleri hakkında faydalı bilgiler toplamışlardı.

    3/4 Eylül 1917 gecesi saat 23.30'da üç uçak Gökçeada'nın eski hava alanı ile hangarlarına 10 kiloluk 15 bomba atmışlardı. Uçaklar üsse dönerken Kefalo limanında uçaksavar ateşiyle karşılaşmışlar ancak isabet almamışlardı.

     18 Eylül 1917'de Limni adası üzerinde keşif yapan bir uçak Mondros dışında mania önünde bir gözetleme botu, Mondros içinde Prince Of Wales sınıfından iki harp gemisi, Duke Of Edinburg sınıfından bir zırhlı kruvazör, büyük bir hastane, dört büyük, 10 küçük hakliye ve iki tamir gemisi, Mondros'da uçak alanı, balon hangarı görmüş; Kandiya körfezinde büyük bir nakliye ve pek çok sayıda küçük gemiler tespit etmişti.

    30 Eylül 1917'de Türk Deniz Tayyare Bölüğünden bir keşif uçağı tek kişilik iki uçakla himayeli olarak Limni adasına keşif yapmak üzere görevlendirildi. Keşif ekibi Mondros'da beş muhrip, ağ maniasının önünde bir gözetleme botu, Mondros içinde Prince Of Wales sınıfından iki harp gemisi, bir monitor ve Duke Of Edinburg sınıfından bir kruvazör, Juno sınıfından iki muhafazalı kruvazör, Mondros önünde takriben altı muhrip, bir hastane; Kandiya körfezesinde 3000-4000 tonluk dört nakliye, bir çok küçük gemi gördü ve Mondros şehrindeki hava alanında bir değişiklik olmadığını tespit etti. Purfaroz'daki hava alanı ve Mondros'daki harp gemilerinden uçağa yoğun ateş açıldı.

    Purfaroz (Porpuri) üzerinde üsse dönüşte Türk uçaklarına 2800 metre yükseklikten biri Bristol, diğeri üç satıhlı düşman uçağı hücum etti. Bu hücumda isabet alan Türk himaye uçaklarından birinin benzin deposu delindiğinden uçak duman çıkararak süzülmeye başladı. Bir süre sonra ikinci bir Türk uçağı da denize düşürüldü ve bu keşif görevinde iki Türk uçağı kaybedilmiş oldu.

    30 Eylül 1917 gecesi bir düşman uçağı Saroz körfezinden kıyıya yakın bir yerde denize mecburi iniş yapmıştı. Uçağın üç kişiden ibaret olan ekibi esir edilmiş ve uçak kıyıya kadar çekilmişti.

    Esir edilen iki subay, bir mühendisten kurulu ekipten elde edilen bilgilere göre; Uçağa, İstinye'de bulunan donanma karargahı ile Yavuz muharebe gemisini, Sirkeci garını ve Yeşilköy uçak hangarlarını bombardıman etmek görevi verilmişti. Uçakta 20 büyük ve 16 küçük iki ton ağırlığında bomba bulunduğu, uçağın pervanesi hasarlandığından Gökçeada'ya dönemediği için bombaları denize atarak Türk karasularına mecburi iniş yaptığı öğrenilmişti.    

       (e) 1918 Yılı Hava Harekatı ve Faaliyetleri:

    1918 yılı Mart ayında Ruslarla yapılan anlaşmadan sonra ikmal zorluğu kalmamış ve donanma ile Akdeniz'de harekat yapma serbestisi kazanılmıştı. Bu sırada Türk donanmasına Amiral Şuson'un yerine gelen Alman Amirali V. Rebeur Witzs komuta etmekteydi. Bu kişi, Türk donanması ile Kefalo'daki düşman deniz ve hava kuvvetlerine  bir darbe indirmek amacıyla İmroz'a baskın yapmaya karar vermişti. Bu baskında elde edilecek başarıdan İngilizlerin karmaşıklığa düşeceği, Çanakkale'ye deniz kuvveti göndereceği ve böylece denizden sıkıştırılan Filistin cephesinin yükünün azalacağı, elden çıkan Kudüs'ün manevi zararlarının hafifletileceği gibi sebepler ileri sürmüştü.

    Baskın için Yavuz muharebe gemisi ile Midilli kruvazörü, Numuneyi Hamiyet, Muaveneti Milliye, Basra ve Samsun muhripleri ayrıldı. 19 Ocak 1918'de Marmara'dan hareket eden filo 20 Ocak 1918 günü erken saatlerde kılavuz rehberliği ile boğazın ağ ve mayın engellerini geçti. Taarruz 07.42'de başladı. Yavuz Kefalo limanı ağzında bulunan telsiz istasyonuna ateş açarak tahrip etti. Bundan sonra Kefalo limanı ağzında demirli bulunan nakliye gemisini batırdı. Midilli, Lizert ve Ligris muhriplerini ateş altına aldı. İngiliz muhripleri hemen Midilli'nin ateş menzilinden uzaklaştılar. Saat 07.44 ve 07.49'da Midilli ve Yavuzun birlikte ateş altına aldıkları iki düşman monitoru batırıldı. Saat 08.45'de Yavuz, Kefalo koyunda bulunan bir nakliye gemisini ve Midilli de hava alanındaki yakıt depolarını tahrip etti. Bu ateşlerden sonra başka hedef görülemediği için Mondros'a gidilmek üzere Filo Komutanı aynı yoldan geri dönülmesini emretti.

    Bu sırada Gökçeada hava alanından kalkan düşman uçaklarının Türk gemilerine yaklaşmaları üzerine uçaksavarları olmayan Midilli'nin Yavuz'un önüne geçerek onun uçaksavar ateşine engel olmaması emredildi. Bu emir gereğince öne geçmek üzere manevra yapmaya başlayan Midilli sancak (sağ) kıç tarafından mayına çarptı ve geminin dümen ile sancak makinesi hareketsiz kaldı. Yavuz, Midilli'yi yedeğine almak isterken o da iskele (sol) tarafından mayına çarptı. Midilli yavaş yavaş seyrederken daha yoğun mayın tarlasına düşerek arka arkaya patlayan mayınların etkisiyle batmış, Yavuz ise Midilli'nin girmiş olduğu mayın tarlasından çok mahirane bir manevra ile kurtulmuştu. Bu sırada gemi düşman uçaklarının arka arkaya yapılan hücumları altında batmadan boğazın ağzına yaklaşmayı başardıysa da burada da üçüncü bir mayına çarptıktan sonra boğaza girmeye başladı. Düşman uçakları 8-10 uçaklı filolarla Yavuz'u şiddetle bombardıman ediyorlardı. Fakat atılan bombalar büyük bir şans eseri Yavuz'un çevresine düşmüş ve hiç biri gemiye isabet etmemişti. Tam bu sırada Çanakkale'deki alanlardan kalkan Türk uçakları yetişerek düşmanla şiddetli bir hava muharebesine başlamış ve bir İngiliz uçağı yanarak denize düşmüş, ikinci uçak aldığı mermi isabetleriyle denize inmek zorunda kalmış ve Türk topçusunun ateşiyle tahrip edilmişti.

    Türk uçaklarının düşman uçaklarıyla muharebeye tutuşmaları sırasında hava taarruzlarının şiddetli hücumlarından kurtulan Yavuz boğazdan içeri girmeyi başarmış, ancak Nara'da karaya oturmuştu. Kurtarma sırasında kendini savunamayacak bir halde bulunan gemi, düşman uçak ve denizaltılarının taarruzu ve Saros körfezinden de İngiliz gemilerinin endirek ateşi altında bulunuyordu.

    Kurtarma işinin bir süre devam edeceği düşünülerek geminin güvenliği için bütün önlemler alındı. 5 nci Ordu ve Boğazlar Genel Komutanlığı emrindeki bütün uçaklar ve uçaksavar topları Nara'da toplandı. İngiliz uçaklarının taarruzları altında bulunan Yavuz, beş gün beş gece Turgut Reis zırhlısının ve birçok yardımcı gemilerin çalışmalarıyla yüzdürülmeye çalışıldı.

    Düşman uçakları gece ve gündüz devamlı akınlar yaparak gemiyi bombardıman ettiler. Hava taarruzu, özellikle sabahları boğazı alçak bir sis tabakası kapladığı süre içinde tehlikeli oluyordu. Çünkü Yavuz'un direği sis tabakalarının dışında kaldığından geminin bulunduğu yer havadan kolayca görülüyordu. Buna karşılık sis üzerinden yapılan düşman akınlarına uçaksavarlarla görerek ateş edilemiyordu.  Kilya tepedeki gözetleme yerinden düşman uçaklarının yaklaştığı haberi verilince kurtarma işleri duruyor, herkes sinirleri gerilmiş bir halde bombaların atılmasını ve taarruzun geçmesini bekliyordu. Düşman uçaklarının attıkları bombaların sayısı çok fazla idi. Kurtarma süresince 276 sorti yapan düşman uçakları toplamı 14-15 ton olmak üzere yaklaşık 180 bomba atmışlardı. Atılan bombalardan ikisi Yavuz'a isabet etmiş ancak önemli bir etki yapmamıştı.

    İngiliz kaynaklarına göre hava taarruzları şöyle yapılmıştı: "20 Ocak 1918'de Nara'da karaya oturan Yavuz'a ilk taarruz 21 Ocak'ta gün doğumuyla başladı. İlk taarruzu beş Short uçağı fena görüş altında 10 bomba ile yaptı. Öğleye doğru birbirini takip eden 14 uçakla taarruza geçildi. Akşama doğru deniz uçakları hücum ettiler ve böylece ilk gün yapılan taarruzlarda başarı sağlanamadı."

    22 Ocak'ta taarruzuna devam eden uçaklar Yavuz'a isabet sağlamışlarsa da önemli bir etki yapamadılar. Aynı gün Limni adası önlerinde düşen bir İngiliz deniz uçağı Alman denizaltısı tarafından tahrip edildi.

    23 Ocak'ta fena hava şartları nedeniyle deniz uçakları uçamadılar. Saat 22.00'a doğru kara uçaklarından atılan bombalar Yavuz'a bir isabet daha yaptı.

    Nihayet 26 Ocak 1918'de Yavuz yüzdürülerek İstanbul'a hareket etti. Aynı gün E-14 bordo numaralı İngiliz denizaltısı Yavuz'un karaya oturduğu yere gelmiş fakat gemiyi yerinde bulamamıştı. Denizaltı 28 Ocak 1918'de Türk topçusu tarafından batırıldı ve aynı gün bir İngiliz uçağı Nara'daki Türk uçaksavarları tarafından düşürüldü.

    1 nci Tayyare Bölüğünün harekat ve faaliyetleri:

    Bölük 1918 yılında keşif, gözetleme ve taarruzi görevlerine devam etti. 5 nci Ordu Komutanlığı Bölüğe, Midilli, Limni, Göktçeada, Bozcaada ve Tavşan adalarından biri olan Mavros'daki düşman birliklerini ve denizdeki düşman harp gemilerini keşfetmeleri ve bu sırada görülecek önemli hedeflere bomba ve makineli tüfeklerle taarruz edilmesini emretmişti. Bu emir üzerine tayyare bölüğü aldığı görevi yapmaya çalışmıştı. Bu görevlerden ikisi 1918 yılının 26 ve 28 Haziran gecelerinde Gökçeada'daki düşman hava alanlarına yapılan hücumlardı. Bu hücumlarda 1835 kilo bomba atılmış, bunun sonucunda bir büyük hangar ile dört-altı uçak yakılmış ve ayrıca dört baraka tahrip edilmişti.

    3, 7, 10, 14, 18, 21, 26 ve 31 Ağustos 1918'de Albatros keşif uçakları Bozcada, Midilli ve Gökçeada dolaylarında keşif yapmış ve düşman durumu hakkında bilgi toplamıştı. Elde edilen bilgilere göre Bozcada'da önemli bir değişikilik olmadığı, yalnız 26 ve 29 Haziran 1918'de Gökçeada'ya yapılan bombardımanda yanan uçak hangarının ve barakaların henüz tamir edilmediği görülmüştü.

    Ayrıca Gökçeada'ya yapılan keşifte Gilikli hava alanına, İstanbul'un İngilizler tarafından bombardımanına ait Harbiye Nezaretinin gönderdiği mektup atılmış ve Midilli adasına yapılan baskından dönüşte bir düşman yelkenlisi makineli tüfek ateşi ile batırılmıştı.

    Görev uçuşları Eylül ve Ekim aylarında da devam etti. Bozcaada, Gökçeada, Limni, Dedeağaç ve Bulgaristan dolaylarında yapılan keşifte Gökçeada'daki hava alanında görülen dört uçaktan ikisi Türk keşif uçağına engel olmak için havalanmış ancak, keşif görevine engel olamamıştı.  Görevine devam eden Türk uçağı Mondros limanında büyük ve küçük 20 kadar harp gemisinin bulunduğunu, Dedeağaç dolaylarında düşmanın bir faaliyetine rastlanmadığını rapor etmişti.

    25 Ekim 1918 günü yapılan hava keşfinde Dedeağaç limanı önünde iki grup halinde (Torpido veya mayın arama-tarama gemileri olması muhtemel) düşman gemilerinin bulunduğu tespit edilmiş, Bozcaada'da bir değişiklik olmadığı görülmüştü. Bu keşifler sırasında düşman uçakları da Türk Tayyare Bölük karargahı üzerinde keşif yapmışlardı.

    6 ncı Tayyare Bölüğünün harekat ve faaliyetleri:

    Bölükdeki uçakların hepsi avdı. Bölüğe verilen görev daha ziyade düşman hava taarruzlarına engel olmak, keşif uçaklarını himaye ve gerektiğinde keşif yapmaktı. Bölük, 20 Ocak 1918'de Gökçeada baskını dönüşünde yapılan hava muharebelerinde birkaç düşman uçağını düşürmüştü.

    Devam eden düşman hava akınları Fokker av uçaklarıyle önlenmekte ve hava muharebeleri yapılmaktaydı. Bu muharebelerden biri 8 Şubat 1918'de oldu. Gökçeada'dan Akbaş iskelesine gelen bir İngiliz deniz uçağı 6 ncı Bölükten iki uçakla önlenmiş, çok süratli olan İngiliz uçağı muharebeyi keserek uzaklaşmıştı.

    1918 yılı Nisan ve Mayıs aylarında düşman uçakları gruplar halinde taarruzlara başlamıştı. 28 Nisan 1918'de, üç düşman uçağının Galata üzerine, yedi düşman uçağının da Arıburnu'na doğru yaklaştıkları haberinin alınması üzerine iki Türk Fokker uçağı havalandı. Saros körfezi üzerinde temas sağlandı. Yapılan hava muharebesinde İngiliz uçaklarının ikisi muharebeyi keserek uzaklaştılar, tam bu sırada dört düşman uçağı Türk-Alman Fokker uçaklarının kuyruk arkasından ateşe başladılar. Bu taarruzu zamanında gören Pilot Croneiss bir manevra ile geri döndü ve düşman uçaklarıyla muharebeye başladı. Bu sırada başka bir düşman uçağı daha muharebeye katıldı. Düşman uçaklarının nitelikleri Fokker'lere oranla daha üstün olduğundan, yapılan hava muhabesinde muharebeyi kesme ve tekrar taarruza geçme insiyatifi onların elindeydi. Bu sırada yapılan muharebede Fokker uçaklarından biri benzin deposuna isabet alarak geri dönmek zorunda kalınca bir Türk uçağı beş düşman uçağı ile muharebe etmek zorunda kalmıştı.

    23 Mayıs 1918'de Kilya üzerine gelen üç düşman uçağı ile Türk uçağı arasında başlayan hava muharebesinde Alman Pilotu Croneiss bir Sopwith av uçağını Anafartalar'da yere inmek zorunda bırakmış ve uçak yanmıştı. Bunun üzerine diğer düşman uçakları muharebeyi keserek uzaklaşmışlardı.

    1918 yılı Haziran-Ekim aylarında iki ve bazen beş uçaklı kollarla Çanakkale dolaylarına gelen düşman uçaklarını önlemek ve Türk keşif uçaklarını korumak amacıyla görev alan Türk-Alman Fokker uçakları çoğu zaman iki, üç uçaklı kollarla 54 sorti yapmak suretiyle düşman akınlarını önleyerek hava muharebesi yapmışlar ve gerektiğinde keşfe giden ve mayın arayan uçakları himaye etmişlerdi. Bu süre içinde 17 Ağustos 1918'de Fokker bölüğündeki uçuşa hazır üç uçak Kabatepe üzerine gelen üç düşman uçağı ile yaptığı hava muharebesinde Alman Pilot Harning karnından yaralanarak Nara yakınlarına mecburi iniş yapmış, kaldırıldığı hastanede vefat etmişti.

    Aralıksız düşman akınlarını önlemek için devamlı uçuş yapan uçakların donanımları yıpranmış ve parça ikmalleri zamanında yapılamamış, hasar görenlerin yerlerine yedekleri konulamamış olduğundan bölükte faal uçak sayısı gittikçe  azalmaktaydı. 22 Ağustos 1918'den itibaren uçuşlar durdurulmuş, uçakların bakım ve onarımlarına çalışılmıştı. Bu çabalara rağmen 25 Eylül 1918'e kadar bölükte kayda değer uçuş faaliyeti olamamıştı.

    26 Eylül 1918'de uçuşlar tekrar başlamış ve keşfe giden iki Türk deniz uçağını yakalayan düşman uçaklarına karşı havalanan iki Fokker av uçağı Kilitbahir ile Eceabat arasında düşmanla muharebeye tutuşmuş ve pilot Schutz'un uçağı isabet aldığından Çam burnuna inmek zorunda kalmıştı.

    Düşmanın hava üstünlüğü karşısında 6 ncı Tayyare Bölüğünün muharebe kudreti gittikçe düşüyordu.

    1 Ekim 1918'de Çanakkale'ye yaklaşan düşman uçaklarına taarruz eden iki Fokker uçağından birisinin makineli tüfeği tutukluk yapmış, diğer uçaktaki Alman pilotu da isabet alarak ağır surette yaralanmıştı.

    15 nci Tayyare Bölüğünün harekat ve faaliyetleri:

    1916 yılı başında Çanakkale harekatı sona ermiş ve İtilaf Devletleri kuvvetleri Selanik'e çıkarılmıştı. Selanik'e çıkarılan bu kuvvetlerin Trakya ve İstanbul yönünde bir harekat yapmaları muhtemel görülüyordu.

    Bu durum karşısında 1917 yılında Uzunköprü'de 9 ncu Tayyare Bölüğünün birkaç uçağı ile kurulmuş olan hava birliği takviye edilmiş ve 15 numarası verilerek yeni bir bölük oluşturulmuştu. Bölüğe, İstanbul üzerine yapılacak düşman hava taarruzlarını karşılamak, Trakya'ya yönelecek hava akınlarını önlemek ve Çanakkale'de bulunan 1 nci ve 6 ncı Tayyare Bölüklerine yardım etmek görevleri verilmişti. Verilen görevleri yapmak için bölüğün uçak sayısı dokuza çıkarılmış ve bölüğe Alman ve Türk personeli atanmıştı.

    Düşman önemli bir ulaştırma noktası olan Uzunköprü istasyonunu havadan bombalamaya devam ediyordu. 9, 12 ve 27 Haziran'da üçer uçaklı kollarla Uzunköprü demiryolu istasyonuna, hava alanına ve diğer hedeflere taarruz eden İngilizler er, sivil halk ve demiryolu personelinden dokuz kişinin ölümüne, altı kişinin yaralanmasına ve bir motorsuz uçağın tahribine ve bazı tesislerin yıkılmasına sebebiyet vermişler ve bu taarruzlar sırasında Türk uçaksavar ve uçaklarının karşı koymaları sayesinde daha fazla tahribat yapamadan hedef bölgesinden uzaklaşmak zorunda kalmışlardı.

    3 Ekim 1918'de Edirne'nin güneyinde görülen iki düşman uçağını önlemek üzere görev alan üç Türk-Alman uçağı Uzunköprü dolaylarında 3000 metreden düşmana taarruz etmişler ancak, İngiliz uçakları muharebeyi kabul etmeyerek uzaklaşmışlardı.

    5 Ekim 1918'de Başkomutanlık Vekaleti emriyle Uzunköprü'den Yunanistan, Gümülcine, İskeçe yönünde taaruzi keşif görevi alan altı Türk-Alman uçağından üçü geri dönmemişti. Yapılan soruşturma sonucunda Bulgaristan'ın Batı Trakya topraklarına indikleri, bu uçaklardan birinin rasıtı olan Binbaşı Wayer ile pilotun hasta oldukları ve İpsala'nın güney batısında bulunan Pirecik kuzeyinde başka bir uçağın bulunduğu ve bu uçağın uçuş ekibine bir şey olmadığı öğrenilmiş, üçüncü uçağın durumu öğrenilemediğinden Bulgar Hükümetinden sorulmasına karar verilmişti.

    Bu olaydan sonra Bulgar ordusundaki Türk irtibat subayının Bulgaristan ve Yunanistan dolaylarında yapılan Türk hava keşif ve bombardımanlarının sonuçları hakkında Hava Kuvvetleri Genel Müfettişliğine göndermiş olduğu raporun özetine göre:

    "Muhtelif tarihlerde Gümülcine-İskeçe dolaylarına gönderilmiş olan Alman Binbaşısı Wayer ve Teğmen Hoffanger idaresindeki uçağın inişe mecbur edildiği, pilotların Bulgar ordusu tarafından yakalanarak Sofya'ya gönderildikleri;

    Binbaşı Wayer'in Gümülcine, Kösemescit köprüsünü tahrip etmet üzere o bölgeye gelmiş olduğu ve inişe mecbur edilen pilotun uçağını yakarak kaçmayı denediğini, fakat yakalandığını;

    Teğmen Hoffanger'in İskeçe-Narlıköy köprüsünü tahrip ederek buradan yapılmakta olan sevkiyatı altı saat geciktirdiği, köprüyü bombardımandan sonra uçuş yönünü değiştirerek Sofulu-Dimatoka yönünde seyrettiği, Sofulu dolaylarında yakıtının bitmesi sonucu mecburi iniş yaparak uçağı yaktığı ve olay yerinden uzaklaşan pilotun Meriç'in sol kıyısında Bulgar müfrezeleri tarafından ele geçirildiği;

    Tutuklu pilotun yapılan sorgusunda; Gökçeada'yı bombardıman için gönderildiklerini, fakat burada İngiliz uçakları tarafından sıkıştırıldığı için Bulgar topraklarına geçmek zorunda kaldığını anlatmış, ancak ifadeleri Bulgarları tatmin etmediğinden sonunda İskeçe-Narlıköy köprüsünü tahrip etmek üzere görevlendirildiğini itiraf etmek zorunda kaldığı bildirilmişti. Bu rapor alındıktan sonra 15 nci Tayyare Bölüğünün kalan uçaklariyle harekatın devam ettirilmesine çalışılmıştı.

    17 Ekim 1918'de Firecik ve Filibe dolaylarında yapılan keşifte Firecik istasyonunda önemli bir şey olmadığı, yalnız Firecik-Kuleliburgar yönünde bir trenin gittiği, öğleden sonra 28 vagonluk askeri katarın Kuleliburgaz yönünde ilerlediği, Filibe istasyonunda 50-60 vagon ve ayrıca 25 kapalı vagonun Sofya yönünde hareket halinde olduğu bildirilmişti.

    20 Ekim 1918'de Pilot Hasan Basri'nin yönetimindeki keşif uçağı Gümülcine dolaylarında almış olduğu keşif görevinde arıza yaparak Koşukavak dolaylarına inmeye mecbur olmuştu. İnen uçağı ele geçiren Bulgarlar pilotu Sofya'ya göndermişler ve Sofya Türk Ataşeliğine teslim etmişlerdi.

    Sonradan Çorlu'ya intikal etmiş olan bölüğün ve 3 ncü Ordu Komutanlığı tarafından 7 Kasım 1918'de Başkomutanlığa yapmış olduğu teklifle Yeşilköy'e gönderilmesi kararlaştırılmıştı.

 Devamı için tıklayınız

Editör : Ercan ÇETİNERLER

KAYNAKLAR

Copyright © 2000-2001 Tayyareci