SABİHA GÖKÇEN                  BİYOGRAFİSİ 
 Dünyanın İlk Kadın Savaş Pilotu 
ile bir röportaj

-Havacılık ve uçmak çok özel bir konu, özellikle o günün Türkiye'sinde.. Bir kadın için çok alışılmadık bir merak, bir tercih. Neden havacılık ve uçmak?

-Efendim bu benim düşüncem değildi. Herşeyi Atatürk'e medyun olduğum gibi, havacı olmamı da Atatürk'e medyunum. Gerçi genç kızken sporla çok meşgul oluyordum ama havacı olmayı düşünmemiştim. O tarihlerde, 1935'lerde, sivil havacılık diye bir şey yoktu. Atatürk havacılığın ne denli önemli olduğunu biliyordu. Hava Kuvvetlerimiz vardı ama, sivil havacılık yoktu. Bu nedenle Atatürk sivil havacılık okulu kurmayı düşünüyordu. 1925'de Türk Tayyare Cemiyeti'ni, bugünkü adıyla Türk Hava Kurumu'nu (THK), 1935 yılında da THK'na bağlı olarak TÜRKKUŞU Sivil Havacılık Okulu'nu kurdu. Açılış için getirtilen planör ve paraşütçü iki öğretmen çok güzel bir gösteri yaptılar. Ben Atatürk'ün yanında oturuyordum. Planörü ilk defa bu kadar yakından gördüğüm için çok ilgilendim. Bana "Gökçen, bakıyorum çok ilgileniyorsun; Acaba sen de uçabilir misin?" diye sordu ben de "Uçarım" dedim. Atatürk derhal, o sırada yanımızda bulunan THK Başkanı Fuat Burca'ya "Gökçen de uçmak istiyor " diyerek, hemen o gün, orada kaydımı yaptırdı. Ertesi gün, 3 Mayıs 1935'te, uçuşa başladım.             ( DT : 21 MART 1913 BURSA  -  Ö.T : 22 MART 2001 ANKARA )

Bütün havacılık çalışmalarım Atatürk'ün arzusu ve teşvikiyle gerçekleşmiştir. İlk başlarda bana bir eğlence gibi geliyordu fakat, Atatürk'ün çok yakından ilgilendiğini görünce kendi kendime bunu daha ciddiye almam gerekir diye düşünerek daha esaslı çalışmalara başladım. Planör eğitiminin ilk devrelerini THK'da yaptıktan sonra Kırım'daki Planörcülük Yüksek Okulu'na 7 erkek arkadaşımla birlikte gönderildik. Orada altı ay kalarak, gerekli kursları gördük ve öğretmen diplomalarımızı alarak yurdumuza döndük. Uçuşlarım ilerledikçe planörle yetinmeyip, motorlu kısma geçtim ve çalışmalara başladım. Askeri Savaş Pilotu olabilmem için Atatürk beni özel olarak Eskişehir Askeri Hava Okulu'na gönderdi. Burada 1,5 yıl eğitim gördüm, 6 ay kadar da Birinci Tayyare Alayı'nda staj yaptım. Orada zamanın bütün harp uçaklarıyla uçma şansım oldu. 1937 yılında Trakya ve Ege Manevraları'na, daha sonra da Dersim Harekatı'na katılarak, "İlk Türk Kadın Pilot" ve "Dünyanın İlk Kadın Savaş Pilotu" ünvanlarını aldım. 1938 yılında Başöğretmen olarak atandığım Türkkuşu Uçuş Okulu'ndaki görevime 1954 yılında istifa edinceye kadar aralıksız olarak devam ettim. Sonra 1960'larda tekrar vazifeye başladım.

-Ortalama kaç saat uçtuğunuzu öğrenebilir miyiz?

-1935 yılında başlayıp 1964 yılında noktaladığım uçuş hayatım boyunca 5.000 saatin üzerinde uçtuğumu tahmin ediyorum. O zamanlar her uçuşum kaydedilmediğinden kesin bir cevap vermem mümkün olamayacaktır.

-Uçmak sizde nasıl bir duygu uyandırdı? İlk uçuşta neler hissettiniz?

-Uçmak çok güzel, bambaşka bir duygu. İfadesi zor, ancak uçan hissedebilir... İnsan yalnızca uçuşu düşünüyor. Daha yüksek irtifalara çıkayım, daha hızlı gideyim diye fevkalade hisler içinde oluyor.

İlk yalnız uçuşumu İstanbul'da, Eskişehir Askeri Hava Okulu'na gitmeden evvel yaptım. Eskişehir'den gelen hocamla hergün Yeşilköy Meydanı'na gidip uçuşlarıma devam ediyordum. Bu 15-20 gün böyle devam etti. Atatürk durumumu her gece hocamdan öğreniyordu. Bir sabah gene uçuşa gitmek için çok erken kalkıp hazırlandığımda Atatürk'ü ayakta gördüm. Bizimle beraber Yeşilköy'e geleceğini söyledi. Meydana gittik. Uçağın kontrolunu tamamladıktan sonra hocam bana "Bugün sen yalnız uçacaksın" dedi. O tarihlerde önde ben, arkada hocam otururdu. Bu sefer hoca uçakta olmayacağından dengenin sağlanması için, arkaya insan ağırlığında kum torbası konulacaktı. Türkkuşu'nda bana ilk dersi veren hocam da oradaydı ve kum torbasının yerine oturmak istediğini söyledi. Birlikte uçtuk ve geri geldik. Atatürk buna razı olmadı ve "Hadi şimdi sen git kendin tekrar uç gel" dedi. İkinci uçuşu tek başıma yaptım. İndiğim zaman Atatürk uçağın yanına gelmişti ve o kadar mutluydu ki, benim mutluluğum onunkinin yanında hiç kalırdı. Gözleri dolu dolu oldu; Beni alnımdan öptü ve kutladı. Onun kutladığı ben değildim aslında, benim şahsımda Türk kadınını kutluyordu. Türk kadınının her alanda yetişmesini isterdi.

 
   
WELCOME TO www.tayyareci.com GERİBACK NEXTİLERİ BİZ KİMİZ?