ANASAYFA
Anasayfa | Forum Anasayfa | Profil | Kayıt | Aktif Konular | Arama
Kullanıcı İsmi
Şifre:
Şifremi bu bilgisayarda hatırla! 


Şifrenizi Unuttunuz mu?

 Bütün Forumlar
 TEKNOLOJİ
 Kendi uçagini kendin yap.
 Yeni Konu  Konuyu Yanıtla
 Printer Çıkışı Al
Sayfa: 
of 6
Yazan Önceki Konu Konu Sonraki Konu  
yavuzbalkan
üye


Turkey
61 Cevap
Gönderilme Tarihi - 01/06/2002 :  14:04:28  Profili Göster  Alıntıyla Brilikte Cevapla
yukari da demin unuttum. spaceturk tun web adresi
www.spaceturk.org

"İstikbal Goklerdedir"
Mustafa Kemal AtaturkSayfa Başına Git

hakan737
üye


Turkey
279 Cevap
Gönderilme Tarihi - 19/06/2002 :  22:45:56  Profili Göster  Ziyaret hakan737'ın Anasayfasını  Alıntıyla Brilikte Cevapla
herkese tekrar merhaba :) maaşlı hayattan "çok çalış sneinde olur" hayatına geçtiğim için artık eskisi kadar yoğun olarak ne havacılıkla nede forumlar ile ilgilenebiliyorum. Ancak bu topic'e girmeden once 1000kişiden fazla göz'ün bu satırları okuduğunu gördüm.

Türkiye'de havacılık konusunda çok tutucu ve katı olduğumu herkes biliyor. Benim bakış açım gerçekçilik üzerine ve sizler gibi Türk Havacılığı adına fikir sahibi olan kişiler ile bunları medeni bir tartışma-sohbet ortamında paylaşmak çok güzel (her ne kadar kendi içimizde konuşuyor olsak bile). kendi uçağını kendin yap topiği buralara kadar gelmişken ve ben sizlere " arkadaşlar bunlar bizim elimizde değil, devletin Türkiyede havacılık üzerine bugüne kadar doğru düzgün bir stratejisi ve politikası olmaması ve hali hazırda 21.yy'da dahi bunu gerçekçi bir yaklaşımla ortaya koyamadıkları"ndan bahsederken kız arkadaşım bana geçen gün hediye olarak uçantürk'ün 1972 yılından 10 sayısını getirdi. Elinde Nisan 1972, 217 sayılı Uçantük dergisi olanların 21. sayfadaki makaleyi dikkatlice okumalarını tavsiye ediyorum. Türkiye'de uçak sanayii nasıl kurulur konu başlıklı yazıyı Doç.Dr.Ahmet DEMİR kaleme almış ve Cumhuriyet gazetesinde yayımlanmış. Yazı kısaca Ekonomisini ayağa kaldırmaya başlayan ülkelerde üretim sanayine liderlik edecek "sürükleyici sektör" bazında havacılığın "kendi uçağını kendim yap" parolası ile Türkiyede yerinin tespit edilmesi üzerine. 1972'li yılarda milli havacılık sektörü için öngörülen koşul, istek ve başarma niyetinin nasıl olması gerektiğini anlatan yazı ile fikirlerimin ben daha 2 yaşındayken cereyan eden Türkiye sosyo-ekonomik yapılanma sürecinde benzerlik göstermesi oldukça entersan. Müsait bir vaktimde bu yazının tamamını buraya aktaracağım.

sevgilerimle

Hakan737Güven

virt.capt.pilot/virt.air traffic contr.Sayfa Başına Git

birgi
üye


Turkey
392 Cevap
Gönderilme Tarihi - 20/06/2002 :  01:21:52  Profili Göster  Alıntıyla Brilikte Cevapla
Vecihi Hürküş "Bir Tayyarecinin Anıları" adlı kitabında da (1950'lerde) Türkiye'de havacılık tesislerinin kurulmasının gerekliğinden bahsediyor.

Hakan Ağbi gibi bende vakit bulunca yazıyı aktaracağım.

IN THRUST WE TRUST!
Birgi

Sayfa Başına Git

alpay
üye


Turkey
1 Cevap
Gönderilme Tarihi - 06/07/2002 :  07:16:02  Profili Göster  Alıntıyla Brilikte Cevapla
15 - 21 Haziran 1996 aksiyon dergisi Sayi 80

Turkiye'nin ilk ucak fabrikasini kuran adam / Nuri Demirag

SEMIH INCEOZ
"Madem ki bir millet teyyaresiz yasayamaz, oyleyse bu yasama vasitasini baskalarinin lutfundan beklememeliyiz. Ben bu ucaklarin fabrikasini yapmaya talibim."
1932'de bu sozleri soyleyerek Turkiye'de ilk ucak fabrikasini kuran Nuri Demirag, o yillarda Turkiye'de, dunya standartinda ucak yapmis; ama siyasi carklari asmasina musaade edilmemisti. Turkiye icin son derece hayati onemi haiz bu ilk ucak sanayii mutesebbisinin simdiye kadar bilinmeyen hayat hikayesini Aksiyon gundeme getiriyor. Montaj sanayii mantigina karsi cikarak kendi teknolojimizle birlikte kendi sanayimizi de kurmamiz gerektigini soyleyerek hem ileri gorusluluk gosteren ve hem de devrin zenginlerinden ayrilan Nuri Demirag soyle konusuyordu:
"Avrupa'dan, Amerika'dan lisanslar alip tayyare yapmak kopyaciliktan ibarettir. Demode tipler icin lisans verilmektedir.
Yeni icat edilenler ise bir sir gibi, buyuk bir kiskanclikla saklanmaktadir. Binaenaleyh kopyacilikla devam edilirse, demode seylerle beyhude yere vakit gecirilecektir. Su halde Avrupa ve Amerika'nin son sistem teyyarelerine mukabil, yepyeni bir Turk tipi vucuda getirilmelidir."
Milli sanayi ve milli kalkinma konusundaki tavizsiz cabalari Nuri Demirag'a pahaliya mal olacak ve bir sure sonra onu kesilecektir. Nuri Bey 1882 yilinda Sivas'in Divrik kazasinda dogdu. Hayata atilisi ise Divrik Rustiye Mektebi'ni bitirmesiyle basladi.
Okuldaki basarisi nedeniyle muallim vekili olarak okulda alikonuldu ve bir sure bu vazifeye devam etikten sonra, 1906 yilinda Ziraat Bankasi'nin actigi memurluk sinavini kazanarak, bankanin Kangal kazasindaki subesine tayin edildi. Uzun yillar bu vazifeye devam eden Nuri Bey, maliye subeleri mufettisi olarak Istanbul'a geldi.
O yillarda Birinci Dunya Savasi'nda husrana ugramamizin neticesiyle azinliklarda bir simarma baslamis; bu simarma yer yer, ozellikle Beyoglu ve Galata taraflarinda gruplasmalara ve Turkler'e karsi cirkin satasmalara kadar uzamisti. Nuri Bey de husrana ugramis bir devletin gariban bir memuru olarak, bu satasmalardan nasibini almis, bir cok hakarete maruz kalmisti. Boyle agir hakaretleri icine sindiremeyen Nuri Bey, "Milli haysiyet ve serefi, uc bucuk Palikaryanin ayaklari altinda cignenen bir hukumete memurluk edemem" diyerek gorevinden istifa etti.
MUTESEBBISLIGE ILK ADIM
Nuri Bey, bundan sonra ne yapacagini dusunurken bir gun Tahtakale'den gectigi bir vakitte gozune bir sigara kagidi ilani ilismisti. Bu kisacik yazidaki sarf ve imla hatasi, onu fena sinirlendirmisti. Kendi kendine "Eger su atolye benim olsaydi, hem sigara kagidinin adinda, hem de ilaninda bir guzellik ve munasebet olurdu" demis ve mutesebbislik icin ilk adimi atmisti. Cepte 56 altin ya da 252 kagit lira sermayeyle, Ketenciler'de Sabuncu Han yaninda kucuk bir dukkanda, "Turk Zaferi" isminde sigara kagidi uretmeye basliyordu. Sigara kagidi uretimine girmesinin ve mamule bu ismi vermesinin sebebi de manidardir; o siralarda sigara kagidi uretimi azinliklarin elindedir ve urettikleri sigara kagitlarina Osmanli'nin hayir muesseselerinin adi verilerek, Turkler'i kucuk dusurmek istemektedirler. Ve Turkler'den kazandiklari paralari da mensup olduklari milletlerin orgutlerine gondererek, Turkler'e karsi silahlanmalarini saglamaktadirlar. Bu yuzden Demirag, bunlara karsi bir hareket olarak, tum cesaretiyle bu ise girer.
Istanbul ve Anadolu, yerli mali kagidi kapisir. Bu sayede Nuri Bey'in kazanci gunden gune artar. Bu tesebbusun uzerinden henuz uc bucuk sene gibi kisa bir sure gecmesine ragmen iki yuz elli iki lira kagit para ile ise baslamis olan Nuri Bey'in elinde tam seksen dort bin liralik buyuk bir kazanc vardir. Nuri Bey kazandigi paraya, kendi sahsi parasi olarak bakmiyor, "Ben bu parayi cemiyetten kazandim, onu cemiyete faydali islerde kullanmaliyim" diyordu.
Nuri Bey, bu ilk buyuk basarisindan sonra, artik bununla yetinmek istemiyor, daha buyuk islere atilmak istiyordu. Fakat elindeki para henuz buna kafi gelmedigi icin, simdilik kucuk bir atilimla kantariye, ithalat ve ihracat yapmaya baslamisti. Tutun gumrugunde, Limon Iskelesi Caddesi'nde, 14 numarali magazada bir sure bu islerle ugrasti.
Nuri Bey bir taraftan bu ticaretle mesgul olurken, diger taraftan da Milli Mucadele'ye fiilen istirak ediyor, Istanbul'da buyuk bir faaliyet gosteren Mudafai Hukuk Cemiyeti'nin Macka mintikasini idare ediyordu. Gunduzleri kendi ticari isleriyle ugrasirken, geceleri de bos durmuyor, cemiyet mensuplari ile toplanti yapiyor, cemiyete yeni alinanlara yeminler ettiriyordu.
ILK BUYUK MUTEAHHITLIK
Turkiye Cumhuriyeti'nin ilk yillarinda demiryollarini millilestirme politikasi geregi daha once Reji Jeneral isminde bir Fransiz sirketine ihale edilen Samsun-Sivas demiryolu hattinin insasinin Turk muteahhitlerine verilmesi kararlastirilmisti.
Nuri Bey, bunu duyunca hic vakit kaybetmeyerek ihaleye girer ve ilk etapta yapilacak olan yedi kilometrelik kismi 210 bin lira gibi dusuk bir fiyatla alir. Ihalenin geri kalan kismini da, yapip yapamayacagini denemek icin yine Nuri Bey'e verirler.
Nuri Bey hakkinda bir cok arastirma yapmis olan torunu Adnan Baykal anlatiyor: "Dedemin bu hareketi Turk isci tarihinde bir donum noktasiydi. Simdi demiryolu olayina baktiginiz vakit, onun arkasinda bir politika yatar. Osmanli zamaninda doguda demiryolu yapmamiza Ruslar izin vermiyordu. Bu yuzden kurtulus harbinden sonra Ankara'nin dogusunda tren yolu yoktur. Esasen dedemin bu tesebbusu harbden sonra rustumuzu isbat etme acisindan cok onemlidir."
Nuri Bey, o zamanlar tapu dairesinde muhendislik yapan kucuk kardesi Abdurrahman Naci Bey'i memuriyetinden istifa ettirir ve ona sermaye vererek kendisine ortak yapar. Abdurrahman Naci Bey'le birlikte ve yalniz olarak, kopru ve tuneller haric toplam 1250 kilometre demiryolu yapar, -ki- gunumuzde yaklasik olarak 10 bin kilometre demiryolu oldugunu dusunursek bu rakamin ne kadar onemli oldugu anlasilir. Bunun bin kilometrelik kisminin Nuri Bey tarafindan yapilmasi buyuk bir seydir. Tabii demiryolu derken bunu sadece raylarin dosenmesi olarak dusunmemek gerekiyor. Bunun koprusu, tuneli var. Engebeli arazide daglar delinerek, cok buyuk taslar-kayalar kirilarak yapilan zor bir demiryoludur bu.
Nuri Bey'in ustlendigi, Samsun'dan Erzurum'a kadar uzanan bu demiryollarinin yapiminda o cevrenin halki calisir. Halki calistirmak da ayri bir konudur.
Kizi Gulbuhar Erdinc'i dinliyoruz: "Sivas-Erzurum demiryolunun yapiminda insanlarin calistirilmasi cok enteresandir. Bize anlatirdi; o zamanin Anadolu insani cok calismazdi. Aza kanaat ederdi. Babam Halep'ten, Sam'dan kumaslar, incik boncuklar getirmis. Onlara isletip, dokutturup sattirmistir. Yani oradaki insanlar, almanin-satmanin zevkine varabilsinler diye. Insanlari boyle calismaya alistirarak o demiryollarini yapiyor. Demiryolu yapiminda oranin insanini calistiriyor. Bize hep insanlarin calismasi icin bir hedefleri olmasi gerekir derdi. Babam ayrica, calisan iscilerin basinda olmak icin cogu zaman paltosunun uzerinde yatardi. Gunlerce yatak yuzu gormedigi olmustur."
Nuri Bey'in basarisi, Samsun'dan Erzurum'a kadar demiryolu dosemekle kalmamisti. Samsun'dan baslayan ilk taahhuduyle birlikte, Fevzipasa - Diyarbakir, Afyon - Dinar, Sivas - Erzurum, Irmak - Filyos hatlarini yaparken, bir yandan da buyuk insaat islerine atilarak, Bursa'da Sumerbank'in merinos, Karabuk'te demir ve celik, Izmit'te seluloz, Sivas'ta cimento fabrikalariyla, Istanbul'daki buyuk hal binasini ve Eceabad - Havza sosesini yapmisti. Tum bu isleri yaparken, yaptigi her eser icin de bir cesme yaptirmayi da ihmal etmemisti. Sayilari elliyi gecmis olan bu cesmelerin bir cogu hala kullanilmaktadir. O siralar soyadi kanunu cikmisti. Ataturk, Turkiye'nin bir cok yerini demir aglarla oren Nuri Bey'e "Demirag" soyadinin verilmesinin uygun olacagini soyleyince, o da dedelerinden gelen "Muhurdarzade" lakabi yerine Demirag soyadini almisti.
T.C.'NIN ILK UCAK FABRIKASI KURULUYOR
1930'lu yillara gelindiginde dunyada ve Turkiye'de ekonomik sikinti had safhadaydi. Bu yuzden orduya ucak ve benzeri ihtiyaclar ancak halkin himmetleriyle alinabiliyordu. O yillarda ilginc bir kampanya duzenleniyor ve her ilden toplanan paralar ile bir ucak aliniyor ve alinan ucagin kuyruguna da o ilin ismi yaziliyordu. Bunun yaninda zengin isadamlari da tek baslarina ucak alarak devlete hibe ediyorlardi. O zaman da ucagin kuyruguna o isadaminin ismi yaziliyordu.
Iste yine boyle bir himmete basvurulmustu ve buyuk isadamlarindan yardim talep ediliyordu. Tabii bu himmetle Nuri Demirag da muhatapti. Gerisini ilk damadi Mansur Azak anlatiyor: " 1932 senesinde gazetelerde bir havadis var. Diyor ki havadiste, bu memlekette ucaga ihtiyacimiz var. Ucak fabrikamiz olmadigi icin parayla satin aliyoruz. Devletin butcesi de o zaman 200 milyon lira. Diyorlar ki bir kampanya acalim. Milletin himmetine bas vurup para toplansin, bu paralarla ucak alalim. O zamanlar Ankara'nin en zengini Vehbi Koc'tu. Vehbi Koc'a gidiyorlar ve durumu izah ediyorlar. Hay hay diyor, ne kadar verelim? Gonlunuzden ne kadar koparsa diyorlar. Ve Vehbi Koc da cikarip 5 bin TL veriyor. Daha sonra Abdurrahman Naci Bey'e geliyorlar. Durumu izah ediyorlar. Abdurahman Naci Bey'de 120 bin TL veriyor. Sonra da Nuri Demirag'a geliyorlar ve durumu izah ediyorlar. Nuri Bey de 'Siz ne diyorsunuz? Benden bu millet icin bir sey istiyorsaniz, en mukemmelini istemelisiniz. Madem ki bir millet teyyaresiz yasayamaz, oyleyse bu yasama vasitasini baskalarinin lutfundan beklememeliyiz. Ben bu ucaklarin fabrikasini yapmaya talibim' diyor. Sonra da hazirliklara basliyor."
Zaten senelerden beri Nuri Bey'in akli fikri bu iste idi ve kendi kendine, "Goklerine hakim olamayan milletler, yerlerde surunmeye, yerin dibinde curumeye mahkumdur", "Zafer sungunun ucunda degildir. Zafer kartali sungunun ucundan kalkti, havalandi, tayyare kanadinin ustune kondu" gibi vecizeler uretiyordu. Onune cikan bu firsati degerlendiren Nuri Bey, yanina aldigi muhendis ve teknisyenlerle seyahatlere cikarak incelemelerde bulunmaya basladi. Almanya, Cekoslovakya ve Ingiltere'deki ucak fabrikalarini gezdi.
Nuri Demirag buyuk sabir ve azimle ise atilmis ve yanina aldigi bir cok muhendis ve teknisyenle hizli bir calismaya baslamisti. "Avrupa'dan, Amerika'dan lisanslar alip tayyare yapmak kopyaciliktan ibarettir. Demode tipler icin lisans verilmektedir.
Yeni icat edilenler ise bir sir gibi, buyuk bir kiskanclikla saklanmaktadir. Binaenaleyh kopyacilikla devam edilirse, demode seylerle beyhude yere vakit gecirilecektir. Su halde Avrupa ve Amerika'nin son sistem teyyarelerine mukabil, yepyeni bir Turk tipi vucuda getirilmelidir" diyen Nuri Demirag, 1936 senesi ortalarina dogru ucak fabrikasi icin hazirliklara baslamis ve ilk etapta on senelik bir program yapmisti. 17 Eylul 1936'da da fiilen tesebbuse gecti ve bir Cekoslovak firmasi ile anlasarak Besiktas'ta Hayrettin Iskelesi'nde, bugun Deniz Muzesi olarak kullanilan, o zamana gore modern bir bina yaptirdi. Programa gore burasi etut atolyesi olacak, asil buyuk fabrika da memleketi olan Sivas Divrigi'de kurulacakti.
Bu arada Turk Hava Kurumu 10 tane egitim ucagi ve 65 tane de planor siparisi vermisti. Nuri Demirag ve ekibi, bir yandan bu siparisleri yapmak icin tum gayretlerini sarfederken, bir yandan da yepyeni bir model gelistirmislerdi. Bu Nu.D.38 ismini tasiyacak olan alti kisilik, cift motorlu, govdesi aluminyum kaplama bir yolcu ucagi idi.
Turkler'in kendi ucaklarini kendilerinin yapmasi belli basli ucak fabrikalarini endiselendirmisti. Ama yine de Turkler'in iyi bir ucak sanayii kurabileceklerine inanamiyorlardi.
Nuri Demirag'in Besiktas'taki fabrikada yapilan ve hic bir bozukluk gostermeden basarili ucuslarina devam eden ucaklari, Turkiye'de oldugu kadar yurtdisinda da buyuk yankilar uyandirmisti.
Hele cift motorlu, barista yolcu ucagi, savasta istenildigi zaman eksiksiz bir bombardiman ucagi gorevini gorecek sekilde yapilan ve saatte 270 kilometre hiza ulasan, 5 bin 500 metre yuksege cikabilen 'Nu.D.38'in yapilmasi, dunya ucak sanayicilerinin dikkatini birden Turkiye'ye ve Nuri Demirag'in ucak fabrikasinin uzerine cekmisti.
Turkler'in kendi ucaklarini kendilerinin yapmasi belli basli ucak fabrikalarini endiselendiriyordu. Ozellikle Ingiliz ve Almanlar'dan baska Amerika'nin endiseleri daha buyuktu. Gerci Turkler'in bu isin altindan kalkabileceklerine inanmiyorlardi; fakat bu is gerceklesirse, ileride bir pazar kaybetmenin endisesi icerisindeydiler. Bu dusuncedeki Amerikan Ucak Imalatcilari Birligi, Turkiye'ye tetkiklerde bulunmak uzere birligin baskani Bay Todd'u gondermisti.
PILOT YETISTIRILECEK 'GOK OKULU' YAPILIYOR
Artik is buyuyor; faaliyetinin sinirlari genisliyordu. Atolyede yapilan ucaklarin testleri icin bir piste ihtiyac vardi. Bu yuzden Yesilkoy'de, su anda Ataturk Hava Limani olarak kullanilan, Elmas Pasa Ciftligi'ni satin alarak, orada 1559 donumluk genis arazi uzerinde, 1000x1300 metre olculerinde bir ucus sahasi yaptirdi. Bu sahanin uzerine bir de, Nuri Demirag Gok Okulu, ucak tamir atolyesi ve hangarlar yapildi.
Bu tesisleri yaptiran Nuri Demirag, "Turk'un yaptigi ucaklari elbette Turkiye'de yetisen pilotlar ucuracaktir" dusuncesiyle hareket ediyordu. Bu yuzden havacilik uzerine egitim verecek 150 yatakli bir yurdu da bulunan 'Gok Okulu'na, universitede okuyan veya mezun olmus ogrenciler aliniyor ve ucus egitiminin yanisira ucagin teknik yapisiyla ilgili egitimler de verilerek pilot yetistiriliyordu.
Yesilkoy'deki okuldan once, dogdugu yer olan Divrigi'nde de bir Gok Ortaokulu acan Nuri Demirag, Turk genclerine havaciligin zevkini asiliyordu. Ogrencilerin yemek, icmek, yatmak, ogrenim gibi butun masraflarini karsiliyordu. Basarili olan ogrencileri yaz tatillerinde Istanbul'a getiriyor ve ucmaya ozensinler diye onlara ucus dersleri verdiriyordu. Bu yuzden iclerinden bir cogu pilot olmustu. Hepsi ile ayri ayri ilgileniyor, her birine ayrica ayda 150 lira aylik veriyordu. Gok Okulu ogretmenlerinin ayligi ise 350 liraydi. Nuri Bey'in Gok Ortaokulu'nda okuttugu ogrencilerinden Dr. Rahmi Karahasan o gunleri soyle anlatiyor:
"Nuri Demirag Divrigi'ne okul yaptirdigi zaman Sivas'in hicbir ilcesinde ortaokul yoktu. Bize ortaokulu sagladigi zaman diger ilcelerden de Divrigi'ne ortaokul tahsili yapmaya gelen bir cok arkadasimiz olmustur. Her kaydolan ogrenciye birer takim elbise, ayakkabi ve kasket verilirdi. Ortaokul tahsilini yaptiktan sonra da, lise ve yuksek okul tahsili yaptirmak icin Istanbul'a goturur; bizlere kalacak yer, okuyacak okul ayarlardi. Biz onun sayesinde okuduk ve meslek sahibi olduk. Nuri Demirag bizim velinimetimizdi."
Hepsini birer cocugu gibi sevdigi Gok Okulu ogrencilerine, 6 seyden sakinmalarini nasihat ediyordu: Isretten, kumardan, iffetsizlikten, egrilikten, tembellikten, zulmetmekten.
O zamanin cumhurbaskani Ismet Inonu'nun ogullari Omer Inonu ve Erdal Inonu de Nuri Demirag'in Yesilkoy'deki Gok Okulu'na kaydolmus ama bir hafta kadar ogrenim gordukten sonra okulu birakmislardi. Gok Okulu, kuruldugundan kisa bir sure sonra her biri birer degerli pilot olan 9 kisiyi mezun etmisti; Galip Demirag, Mehmet Kum, Osman Dogan, Ibrahim Uras, Mustafa Turman, Sabri Magara, Ihsan Anil, Mustafa Engul, Huseyin Danaci. Bu pilotlari ise daha sonra yuzlerce genc pilot izlemis ve Nuri Demirag Gok Okulu, tam anlamiyla bir pilot okulu niteligini kazanmisti.
Zaman zaman yapilan gosterilerde bu okulda yetisen ogrenciler, Turk ucaklariyla havada cesitli akrobasi hareketleri yapiyorlar, daha onceden belirtilen yerlere parasutle erzak cuvallari atiyorlardi. Bu gosterileri binlerce Istanbullu izliyor ve 19-20 yaslarindaki genclerin basarisini cilginca alkisliyorlardi.
DEMIRAG'IN ISLERI TERS GITMEYE BASLIYOR
Turkiye'nin ilk ucak muhendislerinden Selahattin Alan, Nuri Demirag'in en degerli is arkadaslarindan biriydi. Fransa'da ucak muhendisligi egitimi yapan Selehattin Alan, Nuri Demirag ile calismaya baslamadan once, Turk Hava Kuvvetleri'nin Eskisehir'deki ucak bakim ve tamir atolyelerinde gorevliydi. Fransizca, Ingilizce ve Almanca'yi cok iyi bilen bu genc muhendis, ilk "Turk tipi" ucaklarin planini cizmis ve yapimini saglamisti.
Nuri Demirag, Selahattin Alan ile birlikte calismasini donemin meshur gazetecilerinden Ziyad Ebuziya'ya soyle anlatmisti: "Turk zeka ve kabiliyeti isletilecek, yaban ellere muhtac olmaksizin hava kuvvetlerimizin gerektirdigi butun isleri kendimiz yapacagiz. Ben, ucak muhendisi cok degerli arkadasim Selahattin Alan ile birlikte bir sirket kurdum. Hemen butun servetimi ortaya koyarak, onun da bilgisinden faydalanarak Besiktas'taki teyyare fabrikasini tesis ettim."
Nuri Demirag ve Selahattin Alan birlikte kollari siviyarak modern bir ucak fabrikasi meydana getirmislerdi. Bu ucak ve planorlerin planini cizen Selahattin Alan; ilk ucak yapildiginda yerinde duramamis, hemen deneme ucusuna cikmisti. Deneme ucusu Selahattin Alan tarafindan basari ile tamamlanmisti. Ancak Turk Hava Kurumu ilgilileri, alinacak ucaklarin 'Tecrube ucuslarinin' Eskisehir'de yapilmasini istemisti. Iste bu sirada, insa teknigi kuvvetinin ve bilgisinin ustunlugune ragmen ucus ve alan tecrubesi zayif olan Bas Muhendis Selahattin Alan, Eskisehir'deki Inonu Kampi'nin acilisina ucagi ile bizzat kendisi katilmak istemisti. O zamanlar, cevredeki hayvanlar hava alanina girmesin diye alanin cevresine hendek kazarlardi. Bu durumu bilmeyen Bas Muhendis, hendekten daha once inis yapar ve hendege duserek vefat eder. Bu olay Nuri Demirag icin bir donum noktasi oldu. Zira Turk Hava Kurumu, 'Sartlara uygun degil' gerekcesiyle siparislerini iptal etti. Her ne kadar Nuri Bey 'Gelin beraber deneme ucusu yapalim' dese de, kurum kararindan donmez. Bunun uzerine Nuri Demirag da kurumu mahkemeye verir. Ancak yillar suren mahkemeler Turk Hava Kurumu lehine sonuclaninca, fabrikayi kapatmak zorunda kalir. Turk Hava Kurumu ile olan davasini kaybeden Nuri Demirag, basta o devrin cumhurbaskani olmak uzere butun hukumet uyelerine sayisiz mektuplar yazarak, bu yanlisligin duzeltilmesini ister. Ama kapilar bir kez daha yuzune kapanir, ne kadar zorlasa da fabrika acilmaz.
MEHMET KUM ANLATIYOR
Gok Okulu'nun ilk mezunlarindan birisi ve ayni zamanda Nuri Bey'in damadi olan Mehmet Kum anlatiyor: "Fabrikanin kapatilmasindaki gorunur sebep, ucaklari kifayetsiz gormeleriydi. Ben ucak muhendisiyim. Bu isin okulunu, kitabini okudum. Benim gibi bir cok arkadasim vardi. Ve biz bu ucaklarla binlerce saat ucus yaptik. Sadece benim 600 saat ucusum var. Ve hic birimizin burnu dahi kanamadi. Biz bu tecrubelerle, uretilen ucaklarin kifayetsiz olmadigini biliyoruz. Ben bir ucak muhendisi olarak, bu ucaklarin o zamanin en iyi ucaklarindan oldugunu meslek hayatimi ortaya koyarak soyleyebilirim. O zamanki dunya standartlarina uygun ucaklardi."
Mehmet Kum'un da soyledigi gibi ucaklari kifayetsiz gordukleri icin siparisi iptal etmeleri gorunurdeki sebepti. Ancak durumun bir de gorunmeyen kismi vardi. O donemin devlet adamlari ve bunlara karsi iyi gorunmeye calisan birtakim cevreler, Nuri Demirag'a en buyuk darbeleri vuranlardi. Zaten Nuri Bey'in tum atilimlari karsisinda bu cevreler her zaman engel olmaya calismislardi. Bu engellemelere; ucak fabrikasinin kapatilmasi, Nuri Demirag'in Bogaz icin Ahirkapi - Salacak arasinda kurulmasini planladigi asma kopruye, Bogaz'in goruntusunu bozar mazeretiyle karsi cikilmasi, koy imar planlarinin isleme konulmamasi, Istanbul'da yaptirmayi planladigi buyuk bir hastanenin engellenmesi ve daha bir cok durum ornek gosterilebilir. Ucaklarin siparisini iptal eden Turk Hava Kurumu, bunlarin yerine Fransiz Henrio ucaklarini alir. Ancak bu ucaklar satin alindigi zaman serisinden kalkmis, hurdaya ayrilmislardi. Zaten Turk Hava Kurumu da ucaklari kisa bir sure kullandiktan sonra, kullanilmayacak halde bir kenara birakmisti.
Fabrika kapatildiktan sonra, Nuri Demirag kendisine yapilan bu haksizliktan dolayi, hakli davasini savunabilmek icin, bu ortamin degismesi lazim diyerek politikaya atilmaya karar verir. Mucadelesine politikaci olarak devam edecektir. Bu sebeple 1945 yilinin temmuz ayinda Turkiye'nin ilk muhalefet partisi olan Milli Kalkinma Partisi'ni kurar. Verdigi davetlerde kuzu cevirip ikram ettigi icin, politik cevreler ve basin tarafindan alaya aliniyor, kurdugu partiye kuzu partisi deniyordu. Demirag, Milli Kalkinma Partisi'yle secimlerde yeteri kadar basari gosteremez ve Demokrat Parti'den adayligini koyarak Sivas bagimsiz milletvekilligine secilir.
Ancak Nuri Demirag acik sozlu ve dogru bildigini soylemekten cekinmeyen bir kisi oldugu icin, esasen politikayi pek yapamamaktadir. Bir donem milletvekilligi yapan Nuri Bey, 1957 yilinda seker hastaligi sebebiyle vefat eder.
Nuri Demirag'in buyuk kizi Mefkure Azak:
Babam hep engellendi
Nuri Demirag'in en buyuk kizi Mefkure Azak, babasinin yaptigi tum atilimlarda onune gecilmek istendigini ifade ediyor. Mefkure Hanim'la o yillari sizin icin konustuk.
- Efendim, babanizin islerindeki basarisi bir donemden sonra dususe geciyor. Bunun sebebi nedir?
En buyuk engel Ismet Inonu ve cevresiydi. Nuri Demirag parlar da benim yerime gecer diye endiselenirlerdi. Bu yuzden tum islerine engel olmaya calistilar. Ucak fabrikasinin en iyi calistigi zamanlarda Iran'dan, Irak'tan ucak siparisi geliyordu; ancak yakariz yine de kesinlikle sattirmayiz diyorlardi. Bir de kopru olayi vardir. Koprunun yapimina Ali Cetinkaya karsi cikiyordu. Kesinlikle yaptirmam diyordu. Babam da kopruyu yapacagim, girisine de Ali Cetinkaya gecemez yazacagim diye espri yapardi. Annemiz 17 kere dogum yapti. Bu yuzden kaybettik zaten. Biz 8 kisi hayattayiz. Babam, Mesude Demirag dogum hastanesi yaptiracagim diyordu. Hatta projelerini de yaptirmisti. Onu belediyeye tatbik ettiremedi. O zamanki belediye sehrin icerisinde bu kadar buyuk hastane olmaz diye imar vermedi. Tabii bunun arkasinda buyuk ihtimal baska sebepler vardir.
O kadar cok baltalandi ki, parti zamaninda herkes oyunu ona veriyordu. Hep sandiklari caldilar, yaktilar yiktilar cok sey yaptilar. Nice sandiklar calindi. Cok seyler yapti bu memlekete, ancak hep baltalandi. Babam olumune yakin bana soyle demisti. "30 sene erken gelmisim kizim, 30 sene sonra gelseydim butun projelerimi yerine getirebilirdim. Onun icin her istedigime muvaffak olamadim" derdi. Benim bildigim babam; tanidigim, hatirladigim gunden beri memlekete ne yapabilirim, neyi ilerletebilirim diye dusunurdu.
Neler yapti?
1922'de ilk Turk sigara kagidini uretti.
Ankara'nin dogusuna ilk demiryolunu yapti.
1936'da ilk Turk ucagini yapti.
Ilk yerli parasutu yapti.
1942'de Keban'a baraj yapilmali dedi.
Istanbul Bogaz'ina ozel kopru yaptirmayi projelendirdi.
Bursa'da Sumerbank'in merinos farikasini kurdu.
Karabuk'te demir ve celik fabrikasini kurdu.
Izmit'te seluloz fabrikasini kurdu.
Sivas'ta cimento fabrikalarini kurdu.
Istanbul'daki buyuk hal binasini yapti.
Eceabad - Havza sosesini yapti.
Ilk sehir ve koy planlarini hazirladi.
Ilk muhalefet partisini kurdu.
Sayfa Başına Git

yavuzbalkan
üye


Turkey
61 Cevap
Gönderilme Tarihi - 25/07/2002 :  13:19:54  Profili Göster  Alıntıyla Brilikte Cevapla
merhaba,
sanirim herkes tatilde. kimseler ugramiyor buralara.

"İstikbal Goklerdedir"
Mustafa Kemal AtaturkSayfa Başına Git

birgi
üye


Turkey
392 Cevap
Gönderilme Tarihi - 02/08/2002 :  17:04:37  Profili Göster  Alıntıyla Brilikte Cevapla
Herkes düşüncesini ortaya koydu,bu yazıları bir rapor haline getirsek ya da en azından özetini çıkartsak daha yararlı olmazmı?

IN THRUST WE TRUST!
Birgi

Sayfa Başına Git

Admin
Forum Admin


Turkey
154 Cevap
Gönderilme Tarihi - 07/08/2002 :  01:40:26  Profili Göster  Ziyaret Admin'ın Anasayfasını  Alıntıyla Brilikte Cevapla
BIR SUREDIR ANASAYFANIN ESKI HALINI GORDUGUNUZDEN FORUMA DIREKT ULASAMIYORDUNUZ! SIMDI YINE ESKISI GIBI MESAJLAŞABILIRSINIZ!

Türk YıldızıSayfa Başına Git

yavuzbalkan
üye


Turkey
61 Cevap
Gönderilme Tarihi - 11/08/2002 :  21:13:25  Profili Göster  Alıntıyla Brilikte Cevapla
merhaba,
bu konu basligi altinda yazilanlari duzgunce derleyip savunma ve havacilik veya/ve kanatlar dergilerinde ek olarak verilebilir.
saygilarimla.

"İstikbal Goklerdedir"
Mustafa Kemal AtaturkSayfa Başına Git

hakan737
üye


Turkey
279 Cevap
Gönderilme Tarihi - 11/08/2002 :  21:29:24  Profili Göster  Ziyaret hakan737'ın Anasayfasını  Alıntıyla Brilikte Cevapla

Herkese selam. Uzun bir süreden sonra görüşmek çok güzel:)
Daha önce Uçantürk dergisinde çıkan bir yazıdan bahsetmiştim ve aslında buraya post ettiğmi hatırlıyorum çünkü epeyce bir zaman ayırıp yazmıştım o yazıyı buraya ama sanırım forum'un arızalı olduğu ana denk geldi ve şu anda yazıyı bulamıyorum. En kısa zamanda konu ile yakından ilgisi olan ve daha önce bahsettiğim Ulusal olarak bir havacılık stratjimizn olmayışı yada bu "kendi uçağını kendin yap"adı ile başlayan düşüncenin zaman içinde bugüne kadar nasıl bir süreçten geçtiğini görebileceğiz.

virt.capt.pilot/virt.air traffic contr.Sayfa Başına Git

yavuzbalkan
üye


Turkey
61 Cevap
Gönderilme Tarihi - 15/08/2002 :  11:29:45  Profili Göster  Alıntıyla Brilikte Cevapla
merhabalar,
1998 yilinin 12. cildinin 4 nolu savunma ve havacilik dergisinin cumhuriyetin 75nci yasinda savunma sanayi yazisinda 1941de ankara-etimesgut da kurulmus olan ucak fabrikasinda 120 adet fouga magister ucagin imal edildigini ve imal edilen ucaklarin norvec, danimarka ve urdun'e satildigindan bahsediyor.ve o halen hayatta olan SUKRU ER'in yurtdisina giden ilk ucagin testlerini yapan muhendis oldugunu soyluyor. o zamanin ruhunu bu donemdeki havacilik tutkunlarina ve bugun tekrar birseyler yapmak isteyenlere doping etkisi yaratmasi icin mevcut cikan dergilerin (kanatlar, savunma ve havacilik ve digerleri- hatta tayyareci grubu olarak bir cikarilan elektronik dergide) birinde kapsamli, o gunlerin ruhunu, dusuncesini anlatan SUKRU ER ile bir soylesi yapilsa cok faydali olur.

"İstikbal Goklerdedir"
Mustafa Kemal AtaturkSayfa Başına Git

burakuzman
üye



4 Cevap
Gönderilme Tarihi - 15/08/2002 :  20:10:59  Profili Göster  Alıntıyla Brilikte Cevapla

Bu forumun varligindan yeni haberdar oldum.
Dun hatiri sayilir sayida mesaj okuduktan sonra bir tane de ben yazayim dedim.

Bir kac noktaya deginmek istiyorum,

Ruzgar Tunelinin gerekliliginden bahis acilmis. Nerdeyse olmazsa olmaz gibi bir izlenim edindim. Halbuki Ruzgar Tuneli kullanmak veya kullanmamak tamamen projenin cinsine ve butcesine gore degisir. Ruzgar Tuneli'ne alternatifler de mevcuttur.

Eger sabit kanatli, bildigimiz kanat-kuyruk-govde konfigurasyonunda bir ucak uretip ucurmak istiyorsaniz ve cok yuksek performans hedeflemiyorsaniz veya kendi airfoil seklinizi tasarlamamissaniz ruzgar tunelsiz de yapabilirsiniz. Zira bu konfigurasyonun analizi 1930'lardan beri yapiliyor, her turlu formul, data mevcut yabanci kaynaklarda. Illa ben bu ucagin performansini olcecegim, bakalim kontrolleri istedigim gibi calisiyor mu? Bakalim istedigim kaldirma kuvvetini veriyor mu? diye merak ediyorsaniz, baska bir metod onerebilirim.

Ucagin kendisi veya maketi (tercih edilir) bir kamyonetin arkasina monte edilir ve kamyonetle issiz bir otobana veya kuru golyatagina gidilir. Ucak kamyonetin arkasina monte edilirken biraz yuksege ve geriye monte edilir ki aracin etrafinda olusan boundary layer ucaga gelen havayi etkilemesin, turbulans yaratmasin. Orada ucagin hava akimi icinde nasil davrandigi kabaca da olsa belirlenebilir. Buradaki amac ucagin verilen kontrol emirlerine nasil bir tepki gosterdigini olcmek, kabaca ne kadar lift saglayabildigini olcmek, ne kadar drag olusturdugunu belirlemek.

Ruzgar Tuneli kullanmak ABD'de bile her sirketin harci degil. Ya buyuk 3 ucak sirketi kullanir ruzgar tuneli, ya da ruzgar tuneli kullanmak ve bu vesileyle AR-GE yapmak uzere devletten ozel para almis olan sirketler. Yoksa kar amaci guden hicbir proje muduru kolay kolaj ruzgar tuneline girmek istemez. Tunel icin model yapmak ayri bir istir, tuneldeki testin tasarimi icin bir test unitesi olusturmak ayri bir istir, sonra tunelin kullanildigi sure icin verilecek olan astronomik rakamlar var. En sonunda elde ettiginiz data sizin o tunele koydugunuz maket icin gecerli, gercek ucaginiz nasil davranir iyi kotu bir fikir edinirsiniz ama "kesin" bir rakam elde edemezsiniz. Eger ODTU veya ITU size bedavaya ruzgar tuneli kullandiriyorsa mumkun mertebe kullanin derim.

Forumda cok ilginc bilgiler edindim. Mesela Turkiye'de ilk ozel ucak fabrikasini kuran mutesebbisin hayati ve yaptigi ucaklar anlatilmis kisaca. Aciklidir ki basarili olamamis.

Ucmak buyuk bir zevk, ucak yapmak daha da buyuk bir zevk. Ancak bu zevkin yerine gelebilmesi icin para gerekiyor. Para gerektigi icin de kurulacak bir ucak sirketinin kar edebilmesi gerekiyor. Kar olmayan yerde insan insiyatifi olmaz.

Dolayisiyla devlet istedigi kadar havacilik sektorune subvansiyon, AR-GE parasi versin, urun bazinda ozel sektorden bir seyler almadigi surece, veya ozel sektor herhangi bir sekilde bu isten buyuk ve surekli kar saglayabilecegini dusunmedigi surece bu sektor gelisemez diye dusunuyorum.

Bence Turkiye niye kendi ucagini yapmiyor? sorusuna bir de bu cerceveden bakmak lazim. Cunku ucak uretimine girisip risk alacak olan mutesebbise kar olarak getirecegi cok az, veya cok riskli. Ucak urettiginizi dusunun, ki buyuk ihtimalle ilk asamada uluslararasi seviyede boy olcusebilecek bir ucak yapamayacaksiniz, bu ucagi kime satacaksiniz? TSK almadi diyelim, ne yapacaksiniz? Ucak sektorunun teknik yaninin yani sira isletme, is idaresi, pazarlama kisimlari da var ki maalesef her yonetici bu kismi beceremiyor.

Turkiye'de havacilik sektoru icin bazi temel noksanliklar var. Bunlarin en basinda ham madde ve temel ogeler geliyor. Bir ucagin govdesini veya kanadini yapmak diger kisimlarini yapmaktan (aviyonik, ucus bilgisayari, inis takimi) daha kolaydir. Turkiye bu isi simdilik yapiyor. Ancak Turkiye'de govde veya kanata konulabilecek gerilim kalitesinde aluminyum yok diye biliyorum (en azindan bir AL-6061'e denk bir aluminyum). TAI'nin talasli tezgahlarda kestigi aluminyum yurtdisindan geliyor diye biliyorum. Hadi aluminyum yerine kompozit kullanalim deseniz, yine grafit elyafini yurtdisindan almak durumundasiniz. Veya civata imalati diyelim. Yine hammadde sorunu var. Ucagin govdesini ve kanadini yapamadiktan sonra neresini yapacaksiniz?

Burda sorulmasi gereken baska bir soru da Turkiye'nin ekonomik gucune sahip bir ulkenin kendi ucagini yapmasi ne kadar akillica? Bugun Brezilya kendi ucagini yapabiliyor zira ulke dunyanin sekizinci veya dokuzuncu buyuk ekonomisi. Hindistan derseniz oyle. Belki Hindistan'in kisi basina dusen gayrisafi milli hasilasi dusuk ama toplama baktiginiz zaman ulke bu ise para ayirabilecek buyuklukte. Israil'i kapsama almiyorum zira Israil'in ekonomik gucu kendi bileginin hakkina dayanmiyor.

Eger diyorsaniz ki biz optimize edilmis ucak yapmayalim, soyle boyle ucacak bir sey yapalim, varsin GTOW'i biraz yuksek olsun. O zaman yapilabilir. Ama o zaman da bir hobiden oteye gidemez bu yaptiginiz, zira spec.'leri acik pazarda rekabet edemez.

Sevgiler,

Burak Uzman


Sayfa Başına Git

hakan737
üye


Turkey
279 Cevap
Gönderilme Tarihi - 26/09/2002 :  21:17:36  Profili Göster  Ziyaret hakan737'ın Anasayfasını  Alıntıyla Brilikte Cevapla

Sevgili Tayyareci dostlarım,
Daha önceki mesajlarda size bir yazıdan bahsetmiştim ve vaktim elverdiği takdirde bu konuya ilave edeceğimi bildirmiştim. En nihayetinde yazıyı bitirebildim ve parça parça topic'e ekliyorum. Biraz uzun bir konu eğer moderatörümüz arzu ederse yeni bir başlık altına taşıyabilir. Yazının ardından benim görüşlerim ile örtüşen veya bugüne kadar ileri sürdüğüm "havacılık özürlü bir ülke olma"nın nedenlerini hep beraber tartışalım. Sanıyorum bu işie Türkiyede sadece biz yaptığımız için kimsenin ruhu duymaz merak etmeyin..:)

sevgiler


Hakan737Guven
virt.capt.pilot/virt.air traffic contr.
Sayfa Başına Git

hakan737
üye


Turkey
279 Cevap
Gönderilme Tarihi - 26/09/2002 :  21:19:13  Profili Göster  Ziyaret hakan737'ın Anasayfasını  Alıntıyla Brilikte Cevapla

------------------------------------------------------------------------------
Uçantürk, Nisan 1972 , Cilt:19/1, Sayı:217, Sayfa: 21-22-23 ve 48
------------------------------------------------------------------------------


Türkiye’de Uçak Sanayii Nasıl Kurulur?

Yazan
Doç.Dr. Ahmet DEMİR
Siyasal Bilgiler Fak. Öğretim Üyesi

Ülkemizde Sürükleyici Sektör olarak nitelenen sanayi sektörünün sürükleyici sektörü milli uçak sanayimiz olacaktır.Bu sayede çağdaş teknolojinin ortaya koyduğu buluşlar, kurulacak modern tesislerimizde uygulama alanı bulabileceği gibi, Türk teknisyenleri de kendi yaratıcı güçleriyle yine çağımız teknolojisine katkıda bulunabilme imkanını elde edeceklerdir.Ancak , pratikte uçak sanayiinin kuruluşu önemli bazı sorunların çözümünü gerektirmektedir.”
Oldukça kısa bir süre önce kurulmuş bulunan Hava Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı, kendi uçağını kendin yap sloganı ile Türkiye’de milli uçak sanayinin kurulmasını amaç edinmiş bulunmaktadır.
Bu konu ile ilgili çeşitli fikirlerin ileri sürüldüğü , yorumların yapıldığı ve bunların genellikle Türkiye’de uçak sanayinin kurulmasının gerekli olduğu ya da şimdilik bu işin gereksiz bir çaba olabileceği şeklinde iki kutup etrafında toplandığı görülmektedir.
Türkiye’nin milli savunma gücünün ihtiyacı olan uçakların memleketimizde imali yoluna gidilmesini savunan görüşe göre, bu sayede dışa bağlı olmaksızın istediğimiz tipte ve sayıda uçak imal etmemiz mümkün olabilecektir. Milli savunma ihtiyaçlarının yanısıra sivil havacılığın çeşitli alanlarında kullanılacak uçakların da Türkiye’de yapılması sonucunda yeni iş ve gelir imkanları sağlanacağı gibi, bu alanda dışa ödenen paralar da döviz tasarrufu olarak içeride kalacaktır.
Karşıt görüşte olanlar ise, türkiye’nin bugünkü teknik ve ekonomik düzeyi gözönüne alındığında uçak sanayiini kurmak çabalarının pek de olumlu sonuç veremiyeceği , özelliklede bu alanda çok büyük toplamlara erişen harcamalar gerekeceğini, oysa bu paraların daha rantabl kullanılabileceği projelerin mevcut olduğunu iddia etmektedirler. Bu görüşte lanlara göre , kurulacak olan uçak sanayii ilk elde en azından yarım milyar lirayı gerektireceği gibi , bu şekilde kurulacak bir tesis Türkiye için lüks kalabilecektir.

SÜRÜKLEYİCİ SEKTÖR
Bundan yıllarca önce aydınlarımızın ve aklı yeten kimselerin Türkiye’nin kalkınmasında sanayiinin mi yoksa tarım kesiminin mi öncelikle ele alınması hususunu tartıştıklarını, daha sonraki dönemlerde ise bu iki sektörün birbirne rakip olarak değil birbirini tamamlayan bir bütün olark ele alınması gerektiği sonucuna varıldığını görüyoruz. Bununla birlikte mevcut işssizler yanısıra hızla artan nüfusumuzun ortaya koyduğu istihdam probleminin çözümü için sektörel dengeyi bozmayacak şekilde sanayileşmeye hız verilmesi gerektiği, haklı olarak, kabul edilmiştir. Gerçekten de 5 yıllık kalkınma planlarımızda sanayi sektörü sürükleyici sektör olarak nitelendirilmiştir.
Sanayii sektörü ise , ekonomilerde milli gelirim artmasında en önemli fonksiyonu olan bir sektör olduğu gibi, yeni yeni tekniklerin ülkeye gelmesinde veya bizzatihi kendi bünyesinde oluşmasında, çok büyük bir etkenliğe sahiptir. Günümüzün büyük sanayi ülkelerinde yeniliklerin en önemli ve diğer sanayi dallarını etkileyenleri havacılık sanayiinde ortaya çıkmaktadır. Bu bakımdan ülkemizin kalkınmasında sürükleyici sektör olarak nitelenen sanayi sektörünün de sürükleyici sektörü milli uçak sanayimiz olacaktır. Bu sayede çağdaş teknolojinin ortaya koyduğu buluşlar, kurulacak modern tesislerimizde uygulama alanı bulabileceği gibi, bunun yanısıra bizim teknisyenlerimiz de kendi yaratıcı güçleriyle yine çağımız teknolojisine katkıda bulunmak imkanını elde edeceklerdir. Milli uçak sanayii yaratcağı maddi değerler yanısıra , bünyesindeki teknisyen ve işçiler için büyük bir tatbiki eğitim sitesi hizmetini görecektir.
Ancak, milli uçak sanayimizin kurulması kolay bir iş değildir. Ortaya birtakım problemler çıkmaktadır. Bu problemlerin büyük bir dikkatle ve bütün ayrıntıları ile ele alınıp çözümlenmesi gerekecektir.


Hakan737Guven
virt.capt.pilot/virt.air traffic contr.

Edited by - hakan737 on 26/09/2002 21:21:22

Edited by - hakan737 on 01/10/2002 23:47:37Sayfa Başına Git

hakan737
üye


Turkey
279 Cevap
Gönderilme Tarihi - 26/09/2002 :  21:23:47  Profili Göster  Ziyaret hakan737'ın Anasayfasını  Alıntıyla Brilikte Cevapla
NE TİP UÇAK?
Bu problemlerin başlıcaları is şunlardır;

1- Ne tip uçak imal edilecektir? Bu konuda haklı olarak belirtildiği gibi kurulacak tesislerde önce nisbeten basit tipte uçakların yapımıyla işe başlanılacak, zamanla gittikçe daha kompleks tiplerin imalatına geçilecektir. Kanımızca bu metod yerinde ve geçerli bir metoddur. Yalnız burada dikkat edilecek husus imalattaki gelişmenin kısa bir zaman içerisinde tamamlanmasıdır. Başka bir deyimle kurulacak tesislerde kısa bir tecrübe devresinden sonra günümüzün etken uçak tipleriyle kıyaslanabilecek uçakların yapımına geçilmesi gereklidir ve tesislerin planları buna göre ayarlanmalıdır. Bu işe uçakların planlarının hazırlandığı dizayn atölyelerinden planların uygulandığı çeşitli imalat ünitelerine, test laboratuvar ve alanlarına kadar birbirinden farklı fakat birbirini tamamlayan tesislerin entegrasyonu şeklinde geniş kapsamlı bir sanayii’nin kurulmasını gerektirmektedir. Bu tesislerin bazılarının aynı anda bitirilip hizmete konulması gerekeceği gibi, bazılarının belirli bir süre sonra hizmete konulmasıda mümkündür. Örneğin dizayn ve gövde-kanat yapım atölyeleri ilk planda, motör imal atölyeleri ise bir süre sonra hizmete girebilecek şekilde planlanabilir. Aslında tasvirine çalıştığımız büyük bir entegre tesisin bir anda ortaya konulması kolay değildir ve bütün üniteler tamamlanıncaya kadar yapılacak uçakların bazı aksamlarının hariçten satınalınması yoluna gidilebilir.

PERSONEL VE MALZEME

2- Personel tedariki mümkünmüdür? Uçak sanayii, bazi sanayi dallarıyla benzer özellikleri olmasına rağmen , genelikle kendine has pek çok özellikleri olan bir sanayi dalıdır. Bu alanda yetenekli yönetici kadrosu yanısıra mühendis, teknisyen ve kalifiye işgücüne büyük ölçüde ihtiyaç duyulacaktır. Kurulacak uçak sanayiinin en büyük problemi personel sağlanması konusunda ortaya çıkacaktır. Ortaya koyduğu büyük güçlüklere rağmen bu problem de çözülmesi imkansız bir şey değildir. Aslına bir nüve olarak gerek yönetici gerekse teknik kadro bugün Türkiye’de mevcuttur. İstenildiğinde altı ay veya bir yıl içerisinde gerekli kurs veya eğitimden geçirilerek bu sanayi dalına aktarılacak oldukça çok sayıda mühendis teknisyen ve kalifiye işgücü bulunması imkanı da vardır.
3- Malzeme veya hammadde tedariki ne derece mümkündür? Uçak sanayiinde en çok kullanılan mazleme genellikle alümünyum alaşımlardır. Ayrıca fiberglas ve bazı sentetikler, kauçuk, alaşım çelikleri, elektrik malzemeleri ile elektronik cihazlar, iniş takımları, pervane ve motor gibi monte edilmeye hazır durumda bulunan parçaların (components) da tedariki gerekmektedir. Günümüzde ülkemizin imkanları ile bu saydıklarımızdan elektronik cihazlar ve motor dışında diğerlerinin çoğunu mamul , yarı mamul halinde veya kurulacak uçak sanayiinin atölyeleirnde işlenebilir hammadde şeklinde sağlamak mümkündür. Zamanla motor imal ünitesinin kurulması ve ayrıca milli bir elektronik sanayiinin kurulup geliştirilmesi sonucu en büyük yüzdesi yerli imalat olan uçakların yapımına geçilmesi(ne) çok uzak olamamak gerekir.



Hakan737Guven
virt.capt.pilot/virt.air traffic contr.
Sayfa Başına Git

hakan737
üye


Turkey
279 Cevap
Gönderilme Tarihi - 26/09/2002 :  21:26:13  Profili Göster  Ziyaret hakan737'ın Anasayfasını  Alıntıyla Brilikte Cevapla
NEREDE, NASIL?

4- Tesisler nerede kurulmalıdır? Bu husus üzeirnde önemle durulacak diğer bir konudur. Nihai planlar hazırlanırken tesislerin kuruluş yer ve veya yerlerinin imalat faaliyetleirnin kombine ve aksamadan yürütebilmesini sağlayacak bir şekilde, tesbiti gerekir. Bu konuda Türk Hava Kuvvetleri’nin iki büyük tesisinin bulunduğu Kayseri ve Eskişehir bölgelerinin birlikte geliştirilmesi düşünülebileceği gibi bunlardan birine ağırlık vermek veya Türk hava Kurumu’nun Ankara yakınındaki tesislerinin bulunduğu mevkide yeni ünitelerin kurulması düşünülebilir. Şüphesiz mevcut tesisler kurulacak entegre tesisin kapsamı içerisinde teknik bir iş bölümü felsefesinden hareketle yerlerini bulmuş olacaklardır.

5- Böyle bir tesisin finansmanı nasıl olacaktır? Birkaç aşamada tmamlanacak böyle bir entegre tesis yüzmilyonlarla, milyarlarla ölçülen mali imkanlarla kurulabilir. Bunun finansmanı kanımızca büyük ölçüde çözülmüş gibidir.
Vakfın kuruluşundan bu yana yapılagelmekte olan bağışlardan başka son zamanlarda Meclisde kabul edilen Finansman Kanunu ile hatırı sayılır yeni ve devamlı bir gelir kaynağıda sağlanmış bulunmaktadır. Bunun yanısıra, kanımızca bundan böyle bütçelerimizde ilk kuruluş masraflarının bir kısmını karşılamak üzere yıllık 200-300 milyonluk bir tahsisat konulması yerinde olacaktır. Bütçemizin hacmi göz önüne alındığında bu miktarın %1 gibi cüz’i bir oranda kaldığı da unutulmamalıdır. Kaldı ki milli uçak sanayimizin ilk prototip uçakları semalarımızda uçmaya başlayınca , halkımızın artan bir ilgi ve desteği de kendiliğinden ortaya çıkmış olacaktır.

TALEP FAKTORÜ

6- Bu sanayi dalının kurulmasına elverişli bir talep faktörü mevcutmudur? Kurulması düşünülen uçak sanayiine karşı en sert tenkitler bu yönden gelmekte ve ülkemizde uzun bir dönemde uçak talebinin fazla bir gelieşme gösteremeyeceği dolayısı ile büyük toplamları yutan böyle bir teşebbüsün rantable olamıyacağı ileri sürülmektedir. İlk bakışta bu iddia doğru gibi görünse bile konunun biraz daha derinliğine inildiğinde geçerli olmadığı anlaşılacaktır. Gerçektende , sivil havacılığın potansiyel uçak telebi birtarafa bırakılsa bile, sadece milli savunma sistemimizin ihtiyaçları göz önüne alındığında böyle bir tesisin kurulması zorunlu görülmektedir.
Kaldı ki , uçak sanayii ülkelerin milli güvenliğinin sağlanmasında en önemli faktörlerden biri olduğu cihetle , düşük kar oranları ve bazen zararla çalışmalrı normal karşılanmakta hatta devletten sık sık destek yardımları alınmaktadır. Örneğin ABD’’nde 1968 yılında ülke sanayi sektöründe ortalama kar haddi %5,6 olduğu halde bu oran , devletçe daima büyük imkanlar sağlanan , uçak sanayiinde %3,1 olarak kalmıştır (1). Bir başka örneği de pekçok özellikleri bakımından memleketimize benzeyen İspanya’dan vermek mümkündür. Bu ülkede , devletçe desteklenen, uçak sanayii 50 yıl kadar önce kurulmuş olaup halen bu alanda 5 büyük firma mevcuttur (2). En büyük kısmı yerli dizayn olmak üzere küçük ve orta boyda askeri ve sivil amaçlarla kullanılmak üzere uçak imalatına devam etmekte olan bu firmalrdan C.A.S.A 1968 yılına kadar 1658 uçak imal etmiştir ve bu arada NATO için dizayn edilmiş bulunan Northrop F-5 jet uçaklarından da lisans anlaşması ile 70 adet imal etmektedir (3).

DENİZ İÇİN YARARLI

Kurulacak uçak sanayiinin milli savunma gücümüzü arttırıcı etkileri, milli gelire olumlu katkısı ve yeni bir işe alanı yaratmasının yanı sıra özellikle diğer ulaşım araçları sanayilerine yapacağı katkılardır. Bilindiği gibi, modern uçaklar jet motorları ile techiz edilmiştir. Jet motorları veya genel deyimi ile gaz türbinleri özellikle uçakların hızlarının arttırılması için yapılan çalışmalar sonucu iyi geliştirilmişlerdir. Geliştirilmiş bulunan bu türbinlerden ise gerek ticari gerekse askeri deniz ulaşım araçlarında gittikçe yaygınlaşan bir şekilde faydalanılmakta ve alışılmamış derecede yüksek hızlar elde edilmektedir. Örneğin norma dizel motorru ile azami 40-42mil yapan hücumbotlar yanısıra ,gaz türbinleri ile donatılmış bulunan modern hücumbotları 50 milin üzerinde sürat yaabilmektedir. Ticaret gemilerine de yine gaz türbinlerinin konulmaya başlandığını görüyoruz. Günümüzde hızla gelişme gözteren “hava yastığı üzerinde giden” ve Hovercraft diye siismlendirilen satte 100mile yakın hıza sahip teknelerin de gerek kaldırı gerekse yürütücü gücü uçak motorları yaoan firmalarca hazırlanan gaz türbinleri ile sağlanmaktadır. Özellikle donanmaların seri çıkartma aracı olarak kabul edilen hovercraftların yakın bir gelecekte bizim donanmamızda da kullanılması gerekmektedir ve bu bakımdan kurulacak uçak sanayiimizin deniz kuvvetlerimizin güçlendirilmesinde büyük yardımları olacaktır.

----------------------------------------------------------------------------

(1) Above and beyond , The Encyclopedia of aviation and space sciences. Cilt1, s29
(2) Aynı eser cilt IV, s 749-750
(3) Jane’s All the World’s Aircraft, 1969-70, s167

CUMHURİYET GAZETESİNDEN
-----------------------------------------------------------------------------


Hakan737Guven
virt.capt.pilot/virt.air traffic contr.
Sayfa Başına Git

jethro
üye



8 Cevap
Gönderilme Tarihi - 01/10/2002 :  00:14:08  Profili Göster   jethro a bir ICQ mesajı Gönder  Alıntıyla Brilikte Cevapla
yani Hakan
yine dokturmussun dostum.
arkadaslar bu adama dikkat edin.
bilmediği yoktur.
şaka değil.


Sayfa Başına Git

yavuzbalkan
üye


Turkey
61 Cevap
Gönderilme Tarihi - 03/10/2002 :  13:22:55  Profili Göster  Alıntıyla Brilikte Cevapla
selam arkadaslar,

hepiniz biliyorsunuz 3 kasimda secim olacak. aranizda hic partilerin yapmayi cidden dusundugu islerin, projelerin icinde havacilik ve uzay teknoloisi ile ilgili bir calismanin, tasarinin yayinlandigi bir mecrayi bilen var mi? yoksa bizim oyumuza talip olan sahislar gene bu isleri kulak arkasi yapip turkiyenin kisirdongu sorunlarina sozde, populist "oy avciligi" cozumler mi sunuyorlar? su aralar vecihi hurkus'un kitabini okuyorum. ve adam diyor ki kitabinda batidaki ucak fabrikalari 1925 yilindan itibaren su andaki temellerini atmislar. bizde de alman junkers firmasinin destegiyle TOMTAS kurulmus. ama bazi kotu calismalarin sonucunda 1925 te kurulan TOMTAS 1928 de iflas ettirilerek kapanmis.

bu arada e-mektup zincirinden birinin Turk havacilik tarihi kitabini bitirmek uzere oldugunu veya bitirdigini okumustum bir zamanlar. acaba bu kitap satista mi? nasil elde edebiliriz bu "Turk havacilik tarihi" kitabini? tesekkur ederim.

"İstikbal Goklerdedir"
Mustafa Kemal AtaturkSayfa Başına Git

sodincer
üye



45 Cevap
Gönderilme Tarihi - 25/10/2002 :  23:48:17  Profili Göster  Alıntıyla Brilikte Cevapla
Ahmet Hocanin bu konuyla ilgili kitabini
ODTU kutuphanesinde bulabilirsiniz.


Sayfa Başına Git

yavuzbalkan
üye


Turkey
61 Cevap
Gönderilme Tarihi - 27/10/2002 :  18:42:33  Profili Göster  Alıntıyla Brilikte Cevapla
ahmet hocanin kitabi TOMTAS uzerine mi? tam adi nedir?

"İstikbal Goklerdedir"
Mustafa Kemal AtaturkSayfa Başına Git

sodincer
üye



45 Cevap
Gönderilme Tarihi - 28/10/2002 :  22:57:13  Profili Göster  Alıntıyla Brilikte Cevapla
"Havacilik ve Uzay Endustrisinin Yapisi Isleyisi ve Turkiye de Gelisme Olanaklari uzerine bir Arastirma", 1977, Ankara Universitesi Siyasal Bilgiler Fakultesi Yayinlari,
No 404.

cok basarili bir calisma


Sayfa Başına Git

Konu 6 Sayfa Uzunluğunda:
  1  2  3  4  5  6
 
 Yeni Konu  Konuyu Yanıtla
 Printer Çıkışı Al
Sıçra:

Tayyareci Forum : İKOVAN BİLİŞİM

Go To Top Of Page
Snitz Forums 2000