24.06.2004
Gökyüzünde dolu dehşeti
Antalya’dan 19.15’te havalanan THY’nin Çoruh uçağı, 4 bin metrede doluya yakalandı. Uçağın kokpit camı çatladı. Radarın bulunduğu burnuna da yıldırım isabet etti.Antalya-İstanbul seferini yapan THY’nin Airbus A310 tipi ‘Çoruh’ adlı uçağı havada dolu yağışı ve yıldırım çarpması sonucu büyük tehlike atlattı. Kokpit camı çatlayan uçak, Dalaman Havaalanı’na zorunlu iniş yaptı.
TK 421 sefer sayılı ‘Çoruh’ uçağı 181 yolcusu ve 7 mürettebatla dün saat 19.10’da Antalya’dan havalandı. Kalkıştan 5 dakika sonra 4 bin metredeyken, radardaki arıza nedeniyle tehlikeli bulutu farkedemeyen uçak, dolu yağışının içine girdi. Ceviz büyüklüğündeki doludan etkilenen uçak, yıldırım isabet etmesiyle sarsılınca yolcular paniğe kapıldı. Birçok yolcu yardım servis butonuna bastı, ancak türbülans nedeniyle hostesler yerlerinden kalkamadı. Bir ara yolcular arasında doktor olup olmadığını öğrenmek için hostesler anons yaptı, ancak doktor bulunamadı.
Dolunun şiddetli darbelerinin etkisiyle 5 santim kalınlığındaki kokpitin sol ön camı çatladı, yıldırım çarpması sonucu radarının bulunduğu ‘radom’ olarak adlandırılan burun kısmı da ağır hasar gördü. Kaptan pilot İrfan Önal, önce Antalya’ya dönmek istedi. Ancak gerek radar temasının kaybedilmesi gerekse Antalya’daki hava koşullarının elverişsiz olması nedeniyle uçak Dalaman’a yöneldi. Antalya’dan kalkıştan yaklaşık 1.5 saat sonra uçak Dalaman Havalimanı’na zorunlu indi.
Uçak teknik heyet tarafından incelenip bakıma alınırken, yolcular Dalaman Havalimanı İç Hatlar Terminali’ne alındı. İstanbul’dan gönderilen Airbus A340 tipi uçak, yolcuları alarak Atatürk Havalimanı’na ulaştırdı.
Hayat bitti sandık
Yolcular arasında bulunan eski Sonhavadis Gazetesi sahibi Mustafa Özkan ile eski DSP milletvekili Rıdvan Budak, dehşet dakikalarını şöyle anlattı:
Mustafa Özkan:
Kalkıştan 3-5 dakika sonra bulut içine girdik. Uçağımıza sanki taş atılıyormuş gibi ceviz büyüklüğünde milyonlarca dolu çarpıyordu. O sırada müthiş bir patlama oldu. Uçak alçalıp yükseldi. O anda hayatın bittiğini sandık, saat durdu dedik. Yolcular ve hamile kadınlar bağırıyor, büyük bir panik yaşanıyordu. Uçak dolunun çarpmasıyla sanki taşlı yolda giden otomobil gibi kara bulutlar arasında gidiyordu. Uzun bir aradan sonra kaptan büyük tehlike atlattıklarını anons etti.
Rıdvan Budak:
Her şey korkunçtu. Dolu yağışı öylesine yoğundu ki, sanki yüz kişi birden uçağa sopayla vuruyordu. Bir an bu iş bitti diye düşündüm. İndiğimizde uçağın burnuna doğru baktığımda yaşadığımız tehlikeyi daha iyi anladım. Çünkü uçağın burnu yok gibiydi.
BASINDAN......
Evren "Bordo Bereli" Oğuz