|
F-111
süpersonik hızlarda uçabilen ve her türlü hava şartlarında görev
yapabilen çok maksatlı bir taktik av-bombardıman uçağıdır. Üzerinde
en çok münakaşa yapılan hizmetteki uçaklardan biri olmasına rağmen
USAF tarihçesinde en güvenli servis rekorunu gerçekleştirmiş ve
her türlü hava şartlarında yüksek verimli bir saldırı uçağı
olmuştur.
F-111
ABD Donanması’nın filoları koruyacak av-önleme uçağı
ihtiyacı ile USAF’ın süpersonik saldırı uçağı ihtiyacını
tek bir uçak ile karşılamak üzere 1962’de başlatılmış
sivil menşeli (TFX) “Deneysel Taktik Av Uçağı” projesinin
bir neticesidir. Bu yerine getirilmesi çok zor bir projeydi. Tasarımcılar
önceliği USAF gereksinimlerinin karşılamasına verdiler ve
sonraları bu uçağı Donanma ihtiyaçlarına adapte
edebileceklerini düşündüler. Başarısız olan donanma modeli
F-111B hiçbir zaman üretime konmadı. Hava Kuvvetleri versiyonu
ise ilk uçuşunu 1964’de yapan, Ekim 1967’den itibaren servise
girmeye başlayan F-111A modeli ile F-111D, F-111E, F-111F ve
FB-111A stratejik bombardıman versiyonunun da dahil olduğu birçok
modelde üretildi. Bu modellerin hepsinde birçok problemler çıktı.
TFX tasarım spesifikasyonlarını tam anlamıyla yalnız F-111F
yerine getirdi. Avusturalya Hava Kuvvetleri için de F-111C modeli
üretildi. Son F-111 1996 yılında emekliye ayrıldı.
F-111
ağaç tepeleri seviyesinden 18200 metre irtifaya kadar faaliyet gösterebilen
bir uçaktı. Pilota düşük yaklaşma hızlarından deniz
seviyesinde sesin iki mislinden fazla süpersonik hızlarda uçma
imkanı sağlayan değişken geometrili kanatlara sahipti. Kanat açısı
16o’den 72,5o’ye kadar ayarlanabiliyordu.
Öne açık kanatlar azami kanat yüzeyini ve kaldırma gücünü sağladığı
için kısa mesafeli iniş ve kalkışlar yapabiliyor, fren paraşütü
veya “thrust reverser”a (itiş yönünü değiştirici) gerek
duymuyordu.
İki
kişilik mürettebat klimalı ve basınçlandırılmış özel kabin
modülünde yanyana oturuyor, tehlike anında da kapsülü kaçış
elemanı olarak kullanıyordu. Aynı kapsül karada ve denizde yaşamı
devam ettirmede kullanılıyordu. Patlayıcı yardımı ile kabinden
ayrılan modül, yere paraşütle iniyordu.
Uçağın
kanatlarında ve mürettebat modülünün arkasında yakıt tankları
bulunmaktaydı. Yalnız bu gövde içindeki yakıtı kullanarak
4,000 kilometreden fazla menzil yapabiliyordu. Kanat altı
pilonlarda taşınabilen tanklar ise gerektiğinde atılabiliyordu.
F-111
konvensiyonel ve nükleer silah taşıma kabiliyetine sahipti. Gövde
içi depoda iki bomba veya ilave yakıt taşıyabiliyordu. Harici yük
ise bombalar, füzeler ve yakıt tanklarından meydana geliyordu.
Kanat altındaki pilonlardan yalnız gövdeye yakın olanlar
kanatlara bağlı olarak hareket ederek daima gövdeye paralel kalıyorlardı.
Diğer harici pilonlar ise sabitti ancak yüksek hız için yükü fırlatma
tertibatına haizdi.
Avionikler
haberleşme, navigasyon, arazi takip, hedef belirleme ve taarruz, düşman
savunma sistemini çökertme gibi özelliklere sahipti. Kötü hava
şartlarında veya gece uçuşlarında bombayı hassas bir şekilde
hedefe gönderebilmek için bir radar bombalama sistemine sahipti.
F-111’in
arazi takip radarı, uçağın yeryüzünün konturlarını takip
ederek devamlı aynı irtifada uçabilmesini sağlıyordu. Bu sayede
uçak hava şartlarına bağlı olmaksızın gece ve gündüz dağların
üzerinden veya vadilerin içinden uçabiliyordu. Bu sistemlere her
hangibir şekilde bir olması durumunda uçak otomatik olarak tırmanmaya
geçiyordu.
|
|
The
F-111 was a multipurpose tactical fighter bomber capable of
supersonic speeds. The aircraft was one of the more controversial
aircraft ever to fly, yet it achieved one of the safest operational
records of any aircraft in USAF history and became a highly
effective all-weather interdiction aircraft.
F-111
is the outcome of the civilian "Tactical Fighter
Experimental" (TFX) program which called for developing a
single aircraft to fulfill both Navy fleet-defense interceptor
requirement and the Air Force supersonic strike aircraft requirement
which was put forward in 1962. This was an impossible task to be
fulfilled, especially since planners placed priority upon the Air
Force requirement, and then tried to tailor this heavy landplane to
the constraints of carrier-based naval operations. The naval
aircraft, the F-111B, was never placed in production. The Air Force
aircraft, which was produced in a variety of models, including the
F-111A which made its first flight in 1964 and started entering
service in Oct. 1967, F-111D, F-111E, and F-111F, as well as an
FB-111A strategic bomber version, had numerous problems, and only
the F-111F actually fulfilled the original TFX design specification.
The F-111C version was produced for the Australian Air Force. The
last F-111 retired in 1996.
The
F-111 could operate from tree-top level to altitudes above 18,200
meters. The F-111 had variable-swept wings that allow the pilot to
fly from slow approach speeds to supersonic velocity at sea level
and more than twice the speed of sound at higher altitudes. Wings
angle from 16 degrees to 72.5 degrees . Full-forward wings gave the
most surface area and maximum lift for short takeoff and landing.
The F-111 needed no drag chute or reserve thrust to slow down after
landing.
The
two crew members sat side-by-side in an air-conditioned, pressurized
cockpit module that served as an emergency escape vehicle and as a
survival shelter on land or water. In emergencies, both crew members
remained in the cockpit and an explosive cutting cord separated the
cockpit module from the aircraft. The module descended by parachute.
The
aircraft's wings and much of the fuselage behind the crew module
contained fuel tanks. Using internal fuel only, the plane had a
range of more than 4,000 kilometers. External fuel tanks could be
carried on the pylons under the wings and jettisoned if necessary.
The
F-111 could carry conventional as well as nuclear weapons. It could
carry up to two bombs or additional fuel in the internal weapons
bay. External ordnance included combinations of bombs, missiles and
fuel tanks. The loads nearest the fuselage on each side pivoted as
the wings swept back, keeping ordnance parallel to the fuselage.
Outer pylons did not move but could be jettisoned for high-speed
flight.
The
avionics systems included communications, navigation, terrain
following, target acquisition and attack, and suppression of enemy
air defense systems. A radar bombing system was used for precise
delivery of weapons on targets during night or bad weather
The
F-111's automatic terrain-following radar system flew the craft at
a constant altitude following the Earth's contours. It allowed the
aircraft to fly in valleys and over mountains, day or night,
regardless of weather conditions. Should any of the system's
circuits fail, the aircraft automatically initiated a climb.
|
|
|
F-111F
specs/doneleri:
Crew/mürettebat:
2, engines/motorlar: Pratt
& Whitney TF30-P130, thrust/itiş gücü: 110.96kN/ea.,
wingspan/kanat açıklığı: 19.0m/11.90m,
length/boyu: 22.0m,
height/yükseklik: 5.13m,
speed/hızı: Mach 1.2 (at
sea level/deniz seviyesinde), Mach 2.5 (at 18,200m),
ceiling/tavanı: 18,200m,
range/menzili: 5,880km,
empty weight/boş ağırlığı: 21,367kg,
max. take-off weight/azami kalkış ağırlığı: 45,000kg
Armament/silah yükü: 6 x nuclear bombs(4 x on wing
pylons, 2 x internal bomb bay), 13,000kg of load composed of bombs,
rockets and missiles on wing pylons// 6 ad. Nükleer bomba ( 4’ü
kanat altında, 2’si gövde içinde), füze, roket ve bombalardan
meydana gelen 13,000kg yük.
|
|